Feci'nin Blogu

14 Haziran 2018 Perşembe

Geçenlerde Erendiz Atasü'yü Dinledim.



ERENDİZ ATASÜ'YÜ DİNLEDİM.

Erendiz  Atasü‘yü dinlemeye gittim  geçtiğimiz cumartesi. Bu sıcakta. Kendim için faydalı bir şey yapayım diyerek. Baktım, İzmir Belediyesi de bizler için güzel şeyler yapmış.  Söylemek ve takdir etmek lazım.  Eski Konak sineması çok güzel bir kültür merkezi olmuş. Nazım Hikmet Kültür Merkezi. Söyleşi burada oldu.
Erendiz  Hanım  yorgun vücudu  ve  tam tersi pırıl pırıl genç dimağı ile sahneye çıkınca bir alkış koptu haliyle. Yıllardan beri yazan, yazdıklarını okutan güzel yorgun kadın. Hepimizden,  burada onu alkışlayanların hayatından hep bir şeyler anlatmış. Kadına dair.  Kadın mücadelesine bir şeyler katmış… Tabii ki alkışlanacak…
Söze şöyle başladı:  Gençliğinizin kıymetini bilin. Evet aslında bu kadar klişe bir cümlenin  bütün gençliğini yazarak üreterek geçirmiş biri tarafından söylenmesi nasıl da bizi sarıp sarmalayan bir etki yarattı. Keyifle dinlemeye başladık neler anlatacak diye.
Bir yazar için imgelerin gerekliliğinden ve öneminden bahsetti önce. Bu imgelem gücünün bazı insanlarda çok güçlü olduğunu ama okuyarak, düşünerek ve hissederek de bu gücün arttığını. Yazmanın insanın hayatına berraklık kazandıran bir olay olduğunu vurguladı. Evet, gerçekten öyle. Aslında kendi kendimize bile olsa yazmak, bir şeyler karalamakla ve dediği gibi düşündüklerimiz berraklık kazandıkça sanki daha mı iyimser oluyoruz diye de düşünmüşümdür hep.  Yani yazmak herkese iyi gelen bir şey.   Erendiz  Hanım sadece  yazmıyor  aynı zamanda  o bir  yazar. (biliyorsunuz yazmak ve yazar olmak farklı şeyler) Yazdıklarını kitleler okuyor. Türkiye kadın edebiyatının yapı taşlarından birisi. Bu konumundan dolayı Virginia Woolf,’un  önce evin meleğini öldürmek  gerekliliği” sözüne atıfta bulunarak  anlatmaya başladı.  Kendisinin de yıllardan beri ataerkil düzeni yıkmak için kaleme sarıldığını ve bir kadının evlilik, kadınlık, annelik kıskacını aşması gerektiğine inandığını anlattı. Tabii ki bu kıskacı aşmak için sadece kadının bilinci değil kadına destek veren erkekler ve bu yönde eğitilmiş bir toplum gerekli bence.  Ataerkil toplumun kadınları için Erendiz Hanım’ın üç S kuralı varmış. Sessiz, Sabırlı, Silik…  Bizim sessiz sabırlı silik meleklerimiz. Kadınlarımız.  Dinleyiciler olarak hepimizin yüzüne hüzünlü bir gülümse yayıldı bu üç S kuralını duyunca.  İşte dedi, kadın edebiyatı bu parçalanmış kadınlığın bütünlenme çabasıdır.  Çok haklı. Bu kadar çok parçalanmışlık, bu kadar çok yok olmuşluk ve bu kadar çok sessizlik olmasaydı kadın edebiyatı diye bir şey olmazdı bence de…
Eril dünya çağlayanlar gibi dolup dolup taşarken ve biteviye akarken Erendiz  Atasü  öyküleriyle romanlarıyla  bu akışa hep bir taş koymaya veya setler çekmeye çabalamış ve başarmış biri. İspatı okurları. Salondakiler nasıl da heyecanla anlattılar kitaplarının hayatlarına nasıl dokunduğunu. Öykülerinden paragraflar okudular.  Çok keyifli bir toplantıydı. Bu toplantıyı düzenleyen arkadaşlara teşekkür etmeliyim.   Ayrıca face ve instagram sayfasında gördüğüm bu güzel fotoğrafı Deniz  Arık Binbay’ın izni ile buraya koyuyorum.  Erendiz Hanımın o coşku dolu, samimi ve mütevazi yüz ifadesi, güzel edebiyatın insandaki yansıması gibi geldi bana. Uçu isimli öykü kitabını severek okumuştum bir zamanlar.  Tekrar okuyacağım. Toplantıda bahsedilen diğer güzel kitaplarını da…  
                                          fotoğraf Deniz Arık Binbay tarafından çekilmiştir.

Toplantıda okurları tarafından beğeni ile bahsedilen eserlerinden aklımda kalanlar: Taş Üstünde Gül Oyması  (öykü ),  Dağın Öteki Yüzü (Roman), İmgelerin İzi (deneme), Kadınlar da Vardır (öykü), Gençliğin O Yakıcı Mevsimi(roman), Güneş Saygılı'nın Gerçek Yaşamı (Roman) 
İyi ki varsınız Sayın Erendiz Atasü…
                                                                                                        Feride Cihan Göktan 
                                                                                                                     haziran/2018      

1 yorum:

  1. Gidememiştim Cihancım. Yazdığın iyi olmuş, tam olmasa da havayı koklamış gibi oldum. Teşekkürler.

    YanıtlaSil