Feci'nin Blogu

13 Mayıs 2024 Pazartesi

Ben fesat mıyım? Söyleyin.


                   Ben  fesat mıyım?

Ya ben çok mu fesadım? Haksızlık mı ediyorum?  Bilmediğim bir şey mi var? Lütfen söyleyin. Valla kaç gündür çatlayacağım artık buraya yazmak zorundayım. Gerçekten fesatlık yapıyorsam veya yanlış biliyorsam beni uyarın da kendimle yüzleşeyim.🙄

Evet bugün Tasarruf Paketi açıklandı.  Güzel.  Hepsine eyvallah. “İtibardan tasarruf olmaz “diyen bir devlet aklına veya “devletin malı deniz yemeyen domuz” diyen bir vatandaş zihniyetine  tasarruf  edeceğiz demek devrimsel bir eylem.😂 Gerçi bu akıllı cümlenin dile getirilişi çok geç oldu gibi. insana sorarlar bugüne kadar aklınız neredeydi  diye? Önce bunu vurgulayayım. Yine de şükür.🙏

Şimdi  neden  ben fesat mıyım yoksa bilmediğim bir şey mi var diye sizlere sorduğumu yazayım. Evet son günlerde hatta neredeyse 7 / 8 aydır enflasyon gemi azıya almış gidiyor.👺 Hepimiz  bu canavarın pençesine düştük. Bazılarımızı yedi bitirdi. TV'de , gazetelerde herkes soruyor neden böyle olduk? Cevap hazır: Pandemi  ve deprem. Herkes hemfikir.  Tamam  pandemi 😥 bütün dünya ekonomisini  etkiledi. Ama en çok bizi. Bu bir gerçek. Burada  da bir problem yok. Çünkü gerçekten bizim ülkemiz pandemiden paçayı sıyırırken  bir de asrın felaketi  (tabii ki bu doğal felakette bir o kadar da  ahlaksal felaket vardı )  ile karşılaştı. Depremin boyutlarını etkileyen ahlaksal felaketi ve rant ekonomisini şimdilik geçelim). Okey. Bu da tamam . İyi de şimdi herkes politikacısından tut gazetecisine kadar muhalefet dahil hatta iktidar tarafından bile EYT’nin maliyetinden bahsediyorlar. İnanamıyorum.  Evet EYT’nin bu bütçeye maliyeti çok yüksek.(internet bilgilerine göre inanılmayacak kadar yüksek ) peki bu EYT ne zaman kanunlaştı?  2023  mart ayında. Yani o korkunç deprem felaketinden  sonra…Önce değil. sonra  Mecliste büyük çoğunlukla kabul edildi. Deprem inanılmaz yıkıcı olmuş. Dünyadan çeşitli yardımlar gelmiş. Büyük bir yıkım.  Pandemiden  çıkmışız zaten ülkenin gideri gelirinden fazla. Üstüne büyük bir felaket ve meclis bütçeye çok  büyük bir yük olacak EYT’yi çıkarıyor. Bu nasıl bir şey? Seçime gidecekler diye o milletvekili koltukları için  zaten  delinmiş hırpalanmış bütçe torbasına bir el daha ateş ediyorlar.

Gerçekten kimse kalkıp da şimdi EYT’nin maliyetinden bahsediyorsunuz bunu neden daha önce düşünmediniz ey buna destek verenler diye sormuyor? ❓ Deprem 2023 şubat 6 ‘da  EYT 2023 mart sonu..  şimdi bu  EYT’ye kimler evet dediyse  tek tek  hesap vermeli? Geri zekalı mı, Düşman mı? Yoksa  menfaat peşinde mi?  En olası olan tabii ki menfaattarı… o küçük hesapları. Milletvekili olacak ya.. Millet aç kalabilir o milletin vekili olsun hele..

tekrar ediyorum : hiç kimse bu EYT'yi  kimler onayladı? Meclisten nasıl geçti, diye sormuyor. Ben sıradan vatandaş olarak soruyorum şimdi? Kimler bu kanunu meclısten geçirdi? iktidarı ve muhalefetiyle... tek tek hesap vermeliler. 

Ya söyleyin şimdi ben fesat mıyım yoksa bilmediğim bir şey mi var? 

                                                                                                              feride cihan göktan 

                                                                                                             2024 / mayıs 

10 Mayıs 2024 Cuma

Neval Es Saddafi /Sıfır Noktasındaki Kadın (kitap tartışması)

 

Neval Es Saddafi  ve Sıfır Noktasındaki Kadın 

Kitap tartışması

Ve bu konunun yani kadının nasıl aşağılandığının Afrika gibi bir coğrafyada geçmesi bence de kurgunun gerçek ağırlıklı olmasını ve daha da ileri gidersem “gerçeğin kendisi” olmasını gerektirir.  O coğrafyalarda hepimiz biliyoruz ki kadın -erkek ilişkileri en çok kadın açısından sert ve acıtıcı. Yoksulluk cehalet ve din baskısı birlikte olunca çok fena ..😱  (En ileri toplumlarda bile görece daha iyi ama hala kadın açısından hep dezavantajlı) bunu hepimiz kabul ediyoruz değil mi? Kısaca Ataerkil bir dünyada yaşıyoruz.😥

Çok samimi bir sohbet olmuş. Önce söylemeliyim ki bu samimiyet bir fikrin veya bir kitabın tartışmasında çok önemli.🙏

Erkek arkadaşlarımızın kadın arkadaşlarımızdan yazarın sadece cinselliği ön plana çıkardığı konusunda farklı düşünmeleri bana çok doğal geldi. Evet zaten böyle olmalı... kadın cinsiyetinin insana ne kadar bela olduğunu biz kadınlar bebeklikten beri biliriz. Dediğim gibi özellikle yoksulluk cahillik ve din baskısı birlikteyse biliyorsunuz doğuda hastaya kaç çocuğun var derler sadece erkek çocukların sayısı söylenir. (Doğu hizmeti yapanlar bunu bilir) kız bebek doğunca baba eve gelmez.😥 Yas ilan edilir. Kız çocukları ve kadınların nasıl insan bile sayılmadıklarını biz hekimler çalışma ortamlarında doğrudan gördük. Ve bütün hayatların cinsellik üzerine / cinsel ayırımcılık üzerine konuşlandığını her gün gazetelerde, polikliniklerimizde, televizyonda görüyoruz.

Fatih toplantıda şöyle diyordu: Firdevs ezilmeye, İslamiyet’e, kapitalizme karşı çıkmıyor da sadece tek problem cinsellikmiş gibi….🙄

Peki ben şöyle desem: aslında Firdevs  cinselliği üzerine  kendi bildiği gibi hayatına meydan okurken ve hatta onun üzerinden para kazanmaya çalışması İslamiyet’e, kapitalizme, ezilmeye karşı çıkmak  değil mi? Mısır’da yaşayan annesi babası cahil yoksul ve çaresiz bir kadın nasıl karşı çıkabilir başka? Bu kadın bu şartlarda psikiyatrist olabilir mi?(Bunu da Alper’e söylüyorum.)🙃

Erkek arkadaşlarımız aslında bütün bunları eminim bizlerden daha iyi biliyorlar ama düşünsel olarak ve mantık olarak fikir yürütüyorlar işte bir kadın gibi hissetmedikleri için.  Oysa toplantıdaki kadın arkadaşlar   tam tersine ortak olarak Firdevs taraftarı olması rastlantı değil. sadece kadın gibi hissettikleri için. Bu dünya düzenini kadın veya erkek olarak  farklı duyumsamak çok normal.  Bizleri de erkek hissiyatından ayırt ediyor.

Düşünce olarak tabii ki onlar da bizim gibi düşünüyorlar ama bu sohbetteki çatışma kadınların bebeklikten itibaren hissettikleri o cinsiyet ayırımının acısı. En modern toplumlarda bile bu böyle.  Değil ki Mısır’da eski tarihlerde kadınların sünnet olduğu bir yerde.😥

Erkek arkadaşlarımız   düşünsel ve mantıksal olarak ve bu kadar kitap okumuş yazmış bir entelektüel olarak tabii kJ feministler.🙏  Ama işte bebeklikten itibaren hissetmek bunu içselleştirmek farklı bir şey. Duygusal bir fark aramızdaki. Erkek olmak ve kadın olmak farkı. O da çok normal zaten.

Kısaca ben de duygusal olarak Gönül ve Nilüfer’in tarafındayım.😀 Dolayısı ile Firdevs ve Neval es Saddafi tarafındayım. İyi ki bu dünyadan Neval Es Saddafi geçmiş. Kadınlar için mücadele etmiş. Yazdığı bu kitap edebiyat tadı bırakmasa da kadının mezalimi için çığlık atmış. Yeter. Yeter de artar bile.🙏 Kitaplar sadece edebiyat zevki almak için değildir.

Not. Tabii ki kadınlar, bu sohbete katılan okumuş yazmış ve vicdanlı erkek arkadaşlarımız ve benzerlerinin yardımıyla özgürleşecek. Ona şüphe yok.  

Aslında kadın her yönü ile özgürleştiğinde herkes özgürleşecek.🌹

                                                                                                                          Feride Cihan Göktan

7 Mayıs 2024 Salı

Eskişehir’de 2 Gün

             Eskişehir’de  2  Gün                

              Eskişehir.... Adı üzerinde çok eski bir şehir. MÖ 14.yüzyıl Hititler ile başlamış yolculuğuna. O kadar eski ve ama hep yenilenen. Pırıl pırıl tertemiz ve capcanlı renkleri ile hiç de yaşlanmamış gibi. Hiç kimse ona eski diyemez. Ancak eski.😲 Aynen Eskişehir yolculuğuna çıkan bizler gibi. Neredeyse antik dönemden kalma ama hep yenilenen ve yeni capcanlı arkadaşlıklarımız.  Şehir de ve yolcuları da eski ama hep genç.😍

Eskişehir demek yeşil renk demek sanki. Her yer yeşil. Yeşilin her tonu.🌳🌴 Yapraklarının hışırtısıyla aniden beliriveren yağmur damlaları yeşili daha da parlaklaştırıp hızlıca düşmeye başlayınca koşuşturan insanlara katıldık bizde. Yeşil zengini şehirlerde yağmur da genelde güzel yağar haliyle. Hem yeşil zengini hem korunmuş tarihi ile göz kamaştırıcı. Çok eskiden   ta Osmanlı’dan kalmış kocaman bir mahallesi ve evleri var mesela. Ve mükemmel korunmuş.🙏 Odunpazarı. Renk renk iki katlı küçük pencereli evler. Şimdiki gökdelenlerle karşılaştırıldığında ne kadar insancıl ve ruhumuza yakın. Bu eski muhteşemliğin içinde iki üç adım sonra sola doğru baktığınızda 

hayretler içinde kocaman modern bir mimariyle karşılaşma anı. Modern Müze. OMM olarak isimlendirilmiş. (Odunpazarı Modern Müze). Fotoğraf mı çeksem oturup uzun uzun baksam mı bilemedim. Tabii ki bu güzellikleri bellemek ve doyasıya hissetmek için zaman çok kısa. Sadece bu Odun Pazarı bölgesi ve müzesi için bir gün ayırmak gerek.

Porsuk Çayı ve çevresi ayrı bir alem. Orası da bir Avrupa’nın renkli şehirlerinden biri gibi. Venedik mi desem, Brugge(Bruj) mü desem? Ama biliyorum ki burası Türkiye. Harika bir görsellik. Gondollar, tekne, etrafta sıralanmış kafeler, yürüyüş parkurları ve çocuk neşesi…gerçekten çok güzel.

Eskişehir’de gördüğüm ve göremediğim    güzellikler daha çok tabii ki…Hele bir de mutfak var. Ben mutfağa pek meraklı olmadığımdan sadece çibörek yedim. Balaban köftesi varmış meşhur. Ve daha birçok. Tadanlar bilir. Çibörek de güzeldi valla. Üç taneyi zor yerim derken beş tane yemişim🙄.

Tabii ki bu kadar keyifli bir gezi için sadece şehrin güzelliği değil yolcuların da keyifli uyumu çok önemli. Hele eski arkadaşlıklar, o eski anılar da bu güzel şehre ve keyifli uyuma karışınca harika bir şey oluyor. Zaman denilen o hızlı tren sanki yavaşlıyor ve güzellikleri daha çok görüyor gibi oluyorsunuz💖

Eski arkadaşlarınızla Eskişehir’e gidiniz. Böylece zamanı yavaşlatın ve güzelleştirin derim.😀

                                                                                                                  Feride Cihan Göktan 

                                7 mayıs 2024 

                                                                                                 not. yandaki fotoğraf  için kız kardeşim  renkleri ile oynanmış bunun, gerçek olamaz dedi....  ama gerçek😘

not 2. fotoğraflar:  Münevver Akıllı,  Güray Çokak ve Zerrin Öğretmen

not 3  çiğ börek mi çi börek mi? Eskişehir’e göç eden Kırım Türklerinin geleneksel aşı olan ve Tatar dilinde ’nefis, güzel’ anlamındaki ’çi’ adıyla yapılan börektir. ğ "kesinlikle" yok.