Feci'nin Blogu

24 Kasım 2021 Çarşamba

Bir Whatsapp Sohbeti

            

                                   ALAKARGA’nın 10. Yılında DÜNYA 

                                             Bir Whatsapp Sohbeti    

Hastane görevli personeli oturduğum koltuğun altını paspaslarken benim ayaklarım havada ona tekrar tekrar teşekkür edince, ben aldığım parayı hak etmek için işimi hep iyi yaparım, dedi ve  çok da titizimdir diye de ekledi. Tabii ki, keşke herkes senin gibi olsa, ne mutlu sana dedim memnuniyetle.  Dedim demesine de daha sonra beni aldı bir düşünce. Bu gittikçe değişen dünyada “işini iyi yapmak, hak etmek gibi” kavramların ne kadar anlamlı olduğu…Hayat bu kadar hızlı ve ayrıca bu kadar “sanala” bağlamışken.  Ve ayrıca elle tutulan gözle görülen şeylere sahip olmanın esas olduğu her dakika hepimizin zihnine pompalanırken Zehra Hanım’ın dediği benim de coşku ile tasdiklediğim bu “afaki” kavramların ne kadar geçerli olduğunu düşündüm.  Evet, herkes işini iyi yapmalı.  Sonuçta ne oluyor diye sorarlar adama? İşini iyi yapınca ne oluyor?  Dünyanın en zengin adamı kim? İşini en iyi yapan, herkesten düzgün yapan adam mı? Zehra hanım işini bu kadar iyi yaparken nasıl geçiniyor? Ah ah diye düşüncelerimi durdurmaya çalışıyorum yüzümde derin bir hüzünle. Ah, ah! İşini iyi yapanın değil “işini bilenin” kazandığı bir dünyada yaşıyoruz artık. Bakalım nereye kadar devam edecek böyle? Bu sefer aklıma Tuğçe ile geçen gün yaptığım sohbet takılıyor.  Aramızdaki whatsapp diyaloğu şöyleydi:

-Facebook ismini CEO’su değiştiriyormuş, dedi Tuğçe.

-Evet, duydum, dedim.

-Çok acayip bir adam bu.  Psikopat mıdır nedir?

(Tabii ki adını da zikretti de ben burada açık açık yazmayayım.  Ne de olsa adam bütün sosyal ağların sahibi.  Beni ağdan çıkarıverir sonra.  Eskiden yerin kulağı var derdik şimdi etrafımız kulakla dolu. Yer gök her şey kulak. Nefes aldığımız hava dahil. Ne me lazım. Siz anladınız onu.)  

Ve ilave etti iletisine hemen:

-Herkesi sürekli online yapmak, her şeyi, insanın yaptığı her şeyi internete aktarmak… İstedikleri bu. Yazık.  Bu adamın hiç arkadaşı yok, anti sosyal biri mutlaka…dünyayı da öyle yapacak.

Facebook’un yeni adı da “meta” olacakmış, dedim cevap olarak.

(Düşündüm de adam çok isabetli bi isim koymuş. Artık her şeyimiz meta oldu. Face bile  kalmadı herkes  bir adet meta. Adam bu ismi koymakla haklı. Meta dünyası. Benim aklımdan bunlar geçerken Tuğçe’den yine bir ileti düştü telefona:

- Hiç sokakta oynamamış olmalı. Sevgilisi hiç koluna girmemiştir kesin,

- E, dedim 90 yılından sonra doğanların zaten hiçbiri sokakta oynamadı.

- O yüzden hepsi biraz gerzo, (çok kızgındı hem bu duruma hem dünyanın gidişatına )

-Bu adam kaç yaşındaki, dedim (Gerçekten tam olarak bilmiyordum.)

-Benim yaşlarımda,

 -Evet dedim Şimdi baktım. 84 doğumlu... 2004’te Harvard’dan ayrılmış. Üniversite terk. Ama 2020 de serveti 10 milyar dolar diyor Google.

  Tuğçe’nin kızgınlığı sadece dünyaya değil bana da giderek arttı.:

-Ya anne servetinin önemi var mı? Sosyopat bu adam. Topluma zerre kadar faydası yok. Rezil oldular herkese. Bu nedenle isim değiştiriyorlar. Hata bizde.  Kapatmak lazım bu sosyal ağları. İnsanları devamlı manüple ediyorlar, etnik çatışmalara sebep oldular, aşı karşıtlarımın dünyayı sarmasında payı çok bu Facebook’un.  İnsanlara, insanlığa ne olursa olsun, umurları değil! Sadece insanların ne istediğini bilip onlara bir şeyler satmak. Gazeteciliği bitirdiler. Haberlerin yarısı yalan. Daha ne olsun?

-Ya işte gemisini yürüten kaptan. Herkes ahlaksız. Bu demek ki ahlaksızlığı daha iyi beceriyor ki bu kadar para kazanmış, dedim.

-Ya anne nasıl böyle saçma sapan konuşuyorsun. Ya adam vergi bile vermiyor. Ahlaksızlık yapan vergisini vermeyen yine de ceza görebilir ama buna kimse dokunamıyor. Sen detay bilmediğin için böyle konuşuyorsun. Bu adam kadar kötüsü yok… Daha yeni yeni bazı ülkeler uyandı da önlem almaya çalışıyorlar.

-Hadi annecim neyse, diye konuşmayı sonlandırmaya niyetlendi. En son olarak da sesindeki kızgınlığı ve kırgınlığını saklayarak, “Benim çalışmam lazım.  Mark Zuckerberg olamadığım için başka bir çarem yok,” dedi.

Haklıydı. Aslında bütün insanlık kızgın ve kırgın bu dünyanın gidişatına…

                                                                                            Feride Cihan Göktan

                                                                                               21 kasım 2021  

Bu yazı İzmir 9 eylül  Üniversitesi'nin değerli öğretim üyeleri Prof. Dr. Alp Ergör ve Prof. Dr. Ahmet Can Bilgin'in 10 yıldan beri ısrarla çıkardığı Alakarga Fanzin'i için yazılmıştır. Bu günya gidişatına Alakarga gibi herkesin dur demesi gerekir. Bu özel sayıyı görmek istereniz PDF sini aşağıdaki adresten indirebilirsiniz. 

file:///C:/Users/User/Downloads/ALAKARGA-2488-10-YIL-OLDU%20(4).pdf

diğer sayılarına da   Face  Alakarga'dan ulaşabilirsiniz.  



2 yorum: