Feci'nin Blogu

12 Haziran 2020 Cuma

"GÜNDÖNDÜ" Belgeseli İçin... .


"GÜNDÖNDÜ" belgeseli için...


Bu topraklardan hüzünlü dereler akar
Neşe’nin kaybolduğu …
Neşesiz üzgün öyle akıp giderler,
Dere kuru, toprak çatlamış, balıklar ölü.
                              Feride Cihan Göktan 


“GÜNDÖNDÜ” Belgeselini ağlayarak seyrettim. Doğanın yok oluşunu. İnsanın doğaya zulmünü. Diyeceksiniz ki evet doğanın yok oluşunu hepimiz biliyoruz. Ne var bunda ağlayacak? İşte tam da bu nedenle. Artık hepimizin bunu kanıksamasına, bu yok oluşa, gözümüzün önünde cereyan eden bu yok oluşu bildiğimiz halde sessiz kaldığımız için  ağlayarak seyrettim.  Belgeselin başarısı tam da burada.  Görmezden gelinemeyecek kadar etkili anlatılmış doğanın katliamı.
Zavallı insan!  Hep güç peşinde koşturarak bütün çağları aşarak yakın çağ ile birlikte sanayi devrimi ile bilimde, teknolojide düşüncede şaha kalktığı varsayımıyla şimdi de doğayı dize getirmeye çalışıyor. Doğaya hâkim olacak. Dünyayı dize getirecek. Mars’ta yaz tatiline gidecek.  Ayın karanlık yüzünde gezip dünyaya göz kırpacak. Nehirlerin yollarını değiştirecek. Antarktika’da maden ve petrol arayışları yapacak. Ama işte doğanın muhteşem matematiği asla buna müsaade etmiyor. Etmeyecek de. Doğadan aldığını bir gün mutlaka geri vereceksin. Hem de felaketlerle. İşte iklim krizleri, küresel ısınma, susuzluk, sel, deprem, su baskınları, ölümcül salgın hastalıklar. Doğanın dengesini bozdukça bu hesaplaşmanın şiddetlenerek devam ettiğini her geçen gün görüyoruz zaten.
 Nejla Demirci’nin “Gündöndü” belgeseli Trakya’da neredeyse 35 -40 yıldan beri yaşanan bir ekolojik yıkıma tanıklık ediyor. Ergene nehrinin hemen yakınlarında gecekondu zihniyetiyle büyüklü küçüklü plansız programsız kurulan sanayi tesislerinin kim bilir kaç bin yıldır kilometrelerce, özgürce çağıldayarak akan tertemiz suyu nasıl kirlettiğini ve şimdilerde  artık  Ergene’de zift ve balçık  aktığını anlatıyor. Nehrin ve derelerin balçığı tabii ki toprağa ve dolayısı ile vücutlarımızın içine bulaşmış durumda. Ekosistem cinayetlerinde bu sistemin tüm ögeleri olarak yani toprak, su, hayvan, bitki ve insan hep birlikte can çekişerek ölüyoruz. Bu kaçınılmaz.
Belgeselde konuşan yöre halkının yüzlerindeki o mutsuzluk, o derin karanlık kırışıklıklar ve hiçbir zaman gülemeyecek kadar katılaşmış yüz ifadeleri seyreden herkesin doğanın bu fütursuzca katliamının karşısına dikilmesi ve mücadele etmesi için yeterli bence. Kızını, Neşe’sini, yalan yanlış yapılan köprünün yıkılmasıyla sulara kaptırmış Hasan amcanın sessiz çığlıkları vicdan çeperlerinde yankılanıyor.  Fakir misin? O zaman yanlarına sokulamıyorsun. Bir şey söylediğin zaman kızıyorlar.” Egemen karşısındaki yalnız ve çaresiz, ıstırapla kaplı yüzüyle bunları söylüyor kameraya. Hasan amcanın bu ıstıraptan görünmeyen yüzünden hepimiz sorumluyuz aslında.
            Farkındalığı arttırmak çok çok önemli. Bu belgeseli herkes seyretmeli. Günümüzün Moğol istilası bu. Moğollar da yağmalamak istedikleri şehrin tüm nüfusunu yok etmek için şehri besleyen nehirlerin yataklarını değiştirirlermiş. Bu insana ve doğaya saygısız çarpık sanayileşmenin durdurulması gerekir. Gideceğimiz başka bir dünya yok çünkü.
Bu belgeseli hazırlayarak farkındalığımızı arttıran Nejla Demirci ve ekibine teşekkürler. Aşağıdaki linki seyredin lütfen. Bu yeni kovid salgını nedeniyle halen gösterime açık. Seyredin ve siz de tanık olun.
             
                                                                                                              Feride Cihan Göktan
https://www.youtube.com/watch?v=FNxEPEgSgkc

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder