olağanüstü olağan bir gün
Ben monitördeki görüntülere bakıyorum o sıra. Hastanın parçalanmış göğüs kafesine...Karın içi organlarının ezilmişliğine ve kemik kırıklarına... Arkadaşıma da gösteriyorum üstünden traktör geçmiş hastanın görüntülerini...
O sırada bir bağırış çağırış... Her zamanki gibi hastanede bas bas bağırma özgürlüğünü kullanan bir hasta veya hasta sahibinin sesi... Alışkınız yani. Her şey çok olağan. Kulak veriyoruz ikimiz de.
Temokrasi nerede? Nerede bu temokrasi, diye bağırıyor kadın. İkimizde gayri ihtiyarı heyecanlanıyor ve dışarıya koşturuyoruz... Kadın hala yüksek sesle aramaya devam ediyor temokrasiyi... Görevli arkadaşlarla göz göze geliyoruz. Gülüşmeler... Personel ne yazı k ki demokrasi yerine tomografinin yerini tarif ediyor kadıncağızın ne aradığını anlayarak. Yüzlerimizde acı bir gülümseme ile tekrar rapor odasına geri dönüyoruz.
Tekrar bir telefon. Yine acilden her zamanki gibi. Bir hasta ismi daha. Bunun da mı üzerinden traktör geçmiş diye soruyor asistan merakla. Yok diyor telefondaki doktor sesi... Bu sefer tren raydan çıkmış işçi taşıyan bir kamyonla çarpışmışlar.
Tren raydan çıkmış...Tren raydan çıkmış ... Bu cümleyi geçiriyorum
aklımdan iki kere üç kere.... Tren
raydan çıkmış...İşte bu çok önemli...
Ekran
başında bu ağır travmalı hastaların travmalarını tarif etmeye çalışırken odaya giren bir hizmetli elindeki dev süpürgesi ile bugün büyük temizlik
var hocam, ne zaman geleyim bana saat verin dedi , o sırada bir diğer personel girerek demirbaş
sayımı için geldik demez mi!
Travmalar
bir yandan temizlik ve sayım bir yandan....
Tam raporlarını okumaya başladığımız sırada
asistan, hocam gördünüz mü Türkiye'de ne kadar tuhaf şeyler oluyor bugünlerde, diyor.
"Ne
kadar tuhaf şeyler!" lafı nedense
artık "o kadar çok tuhaf şeyler olduğundan" olsa gerek, bana pek tuhaf gelmiyor. Aslında asistan arkadaşım da çok şaşırmamış belli ki... Ama yine de
söylüyor, otobüs yoldan çıkıp plaja girmiş, güneşlenen insanlar ölmüş, diye.
Otobüs yoldan çıkıp plaja girmiş...
Olağanüstü
şeyleri o kadar olağan yaşıyor gibiyiz ki...
OHAL gerçekten bu olmalı diye düşünüyorum ve
travmalı hastaların travmalarını tarif etmeye başlıyorum: Kaç
kemiği kırılmış , nasıl parçalanmış, kafasındaki çatlaklar, beyin
kanamaları...uzar gider bu tanımlamalar...
Bütün bozulmuştur artık...
Feride Cihan Göktan Bütün bozulmuştur artık...
http://www.ajanshaber.com/manisa-alasehir-tren-kazasi-haberi/372422 ( yazıda anlatılan tren kazası)
http://www.hurriyet.com.tr/denizde-yuzenlere-araba-carpti-olu-ve-yaralilar-var-40163104 (plaja giren otobüs)