Feci'nin Blogu

30 Ekim 2016 Pazar





Meme Kanseri Pembe Farkındalık Ayı'nın son günü. Bu yazı 2014/ Ekim ayı Birgün gazetesinde yayınlanmıştı. Pembe ile birlikte bazı gri farkındalıklarda var. Bunları da lütfen bilerek pembe farkındalığınızı arttırın diye yazıyı tekrar yayınlıyorum. 
 
                         Pembe Farkındalık  ve Meme Kanseri

         Her sene olduğu gibi bu sene de  ekim "meme kanseri  bilinçlendirme" ayı olarak  takvimlerde yerini aldı.15 ekim akşamı bütün İstanbulluların  pembe ışıklarla kaplanmış muhteşem köprü  görüntüsüyle gözleri kamaşırken meme kanseri farkındalığı oluştu mu bilemem ama, meme kanserinin nasıl bir illet olduğunun ve erken teşhisin gerçekten can kurtarıcı olduğunu üstüne basarak söylemekte ve bu konuda farkındalık geliştirmekte fayda var; kendinizi ve çevrenizi uyarmak ve özellikle 40 yaş sonrası  kadınların meme muayenelerini  zamanında ve periyodik olarak yaptırmak.
         En küçük bir şüphede doktora gidiniz. Kısaca ne kadar erken o kadar iyi...
         Buraya kadar güzel... Ekim ayı içerisinde pembe farkındalık için çeşitli faaliyetler düzenlenmekte. Işıklar içinde pembe bir köprü... Meme kanseri erken tanısının ve periyodik  muayenenin önemini kavramış vatandaşlar! (Bir an bütün vatandaşlarımızın bu bilince ulaştığını farz edelim) Peki, ama sonra ne olacak? Günde yüz hasta bakmaya mecbur edilmiş, dakikalarla yarışan doktorlar  memenin karmaşık dokusunda 1cm. çapındaki o uğursuz kitleyi yakalayacaklar. Bu yakalayacaklar fiilini "mış" ekiyle çekmeli. Masal gibi. Olacak iş değil yani. Bu yalnız  meme için değil tüm diğer organ kanserleri için de geçerli. Sağlıkta Dönüşüm programıyla  gelen performans sisteminde  doktor performans zamanını ayarlamak durumunda. Günde 100-150 hasta bakmalı, yorgunluktan ölmeli ki hayatta kalabilecek parayı kazanabilsin. Yorgun, mutsuz, zamanla yarışan, birbirleriyle yarışan bir uzman doktor bir santimetreküplük  anarşik dokuyu nasıl bulsun çıkarsın?  Teknoloji bir santimetreden daha küçüğünü gösterse bile, yorgun, mutsuz, zamanla yarışan uzman doktor bu küçücük ayrıntıyı nasıl fark etsin?  Şans eseri tesadüfen olabilir tabii ki... Çoğu kere de olan da şudur : Sağlık sisteminde yapılan son  düzenlemeler gereği  doktorun "geçmiş olsun" deme mecburiyetiyle fakat fark edilmemiş tümörüyle  birlikte hastanın eve dönüşü...
           İşte "Sağlıkta Dönüşüm Uygulamaları" kapsamında metalaştırılan hasta ve doktor... Hekimlik sanatını tamamen yok etmeye çalışarak standartlaştıran, doktor-hasta ilişkisini  sadece hoş geldiniz ve iyi günler olarak makineleştiren, hastayı da bu makinenin bir parçası olarak algılayan bir sistem. Sadece doktor ve hastayı değil  kanser  korkusunu da boğaz köprüsünü pembeye boyamak gibi çeşitli gösterişli ve rant sağlayıcı işlemlerle metalaştırıyor. Doktor ve  hasta zaten bu çarkın içinde çaresiz dönüp duruyor ama kanser hücresini metalaştıramıyorlar. O "şeytan hücre"  hiç bir şeye aldırmadan  bu korkunç  "sağlıksız"  performans sistemine nanik yaparak kahkahalarla gülüyor,  bir yandan giderek memede büyürken.

         Şeytan ayrıntıda gizlidir. en ufak bir detay çok önemlidir. Hekimlik ayrıntıyı görebilme  sanatıdır. Hekimliğin bu sanatsal önemini yok sayarak  sıradanlaştırmaya çalışarak ve  hekim hasta ilişkisini mal alım satımına indirgeyen performans hesaplarıyla  İstanbul Boğaz  Köprüsü'nü değil dünyanın bütün köprülerini de  pembeyle boyasanız meme kanserini erken  yakalamanız çoğu kere olanaksız..

          "Pembe Farkındalık"  günlerinde bu "sağlıksız" sistemin de farkına varınız lütfen.                                                   

                                                                               Feride Cihan Göktan

                                                       cigoktan@hotmail.com