2020'ye doğru....
-Hey, arkadaşlar! Yeni bir yıla giriyoruz,
dedim. Sesim neredeyse heyecandan titreyecek. Coşkulu.
-Yeni bir
yıl. Dışarıda bekliyor. Kocaman bulutsu bir şey. Bütün bilinmezliği,
sürprizleri ile sessizce bizi bekliyor.
Yanımdaki genç kadın gayet sakin gittikçe soluklaşan
bir ses tonuyla, mecburen gireceğiz, dedi.
- Nasıl mecburen
dedim.
-İki gün sonra. Bugün 28 Aralık. Tam İki gün sonra. 48 saat sonra. Her yıl yeni baştan aynı şey. Heyecanlanacak bir şey yok, dedi.
-Nasıl yani,
demişim. Sesim bu sefer gerçekten titreyerek.
-Evet,
dedim. Matematiksel olarak iki gün sonra
giriyoruz. Dediğin gibi tam tamına 48
saat sonra… Mecburen. Ama bu matematik dedim. Akıl yani. Saf akıl. Bunun ruhu yok. O coşan, kahrolan, seven, sevilen, tutkuyla bağlanan, ölesiye nefret eden, deliler gibi şarkılar söyleyen, şiirler yazan, ağlayan, kahkahalarla gülen ruhumuz. Bu dediğinde yok.
Bak, dedim
tekrar ona sarılarak. 2020 bizi bekliyor. Orada. Görüyor musun?
Bakın arkadaşlar. 2020 bizi bekliyor. Orada. Görüyor musunuz?