2020’ye girerken :
Bugün 2 Ocak 2020…
2 Ocak 2020… Yeni bir sayfa… Yeni bir yıl. Herkes
birbirine iyi yıllar diliyor. Esenlik, sağlık, başarı diliyoruz
durmaksızın. Her şey güzel olacak diyor bazıları. Kırıntısı kalmış
birazcık umutlarımızla kararmış kocaman bir dünyayı aydınlatmaya çalışan
insanlar. Ben dâhil. Yanımdaki arkadaşım dâhil.
Belli ki hepimizi yeni yıl
heyecanlandırdı. İşte tam bunları
konuşuyoruz sabahın erken saatlerinde.
Aniden zınk diye durdum konuşmanın ortasında. Ne kadar komiğiz değil mi, dedim. O da hemen
şıppadanak anladı ve önüne bakarak: evet,
kendimizi aptal yerine koyuyoruz.
Asla düzelmeyecek, dedi. Aslında ne
kadar mutsuzduk hepimiz. İşte bu 31 aralık/ 1 ocak arasındaki zaman diliminde
ki bence bu ara 12 saat bile değil kendimizi kandırmaya çalıştık, zavallılar
gibi. Sadece şu göçmenlerin yollarda
telef olması denizlerde göllerde bu kışta kıyamette cansız bedenlerini ekranlarda
görmek bile yeter derin mutsuzluğumuz için. Katlanılır gibi değil. (31 aralıkta en yeni
olay. Van Gölünde boğulan göçmenler
haberini daha dün okudum)
-Bak dedim arkadaşıma. Aslında ne yapmalıyız?
-Ne?
-Bir kere dedim iyice küçüleceğiz. Etrafımızda üç beş
kişi. En yakınlarımız, ailemiz ve en
yakın bir iki kişi. Mümkün olduğu kadar az iletişim. TV yok, Gazete yok. Hiçbir
şey duymamak ve görmemek lazım. Başka türlü olmayacak.
-Evet, haklısın ama o zaman da olmaz. Dünyadan kop
diyorsun. Ama insan olmak bu değil ki. Öyle saman gibi. Hiçbir şey görmeden
bilmeden yaşa ve git.
-Bak, mesela.
Daha yeni okudum, dedi. Ocak 1, gol 1.
Soma’da Termik santral pat diye kapandığı için yüzlerce işçi açıkta kalmış ve binlerce
evin ısıtma suları kesilmiş. Bakan,
yapacak bir şey yok ülke genelinde alınan bir karar. Halkımız kapansın dedi ve biz de kapattık tesisi diyor. Pat diye kapatmış. İşçileri de çat diye kapının
önüne koymuş. Daha 2020 yeni girmişken.
- Esas korkuncu ÖSYM imtihanlarında yapılan yolsuzluklar. İtiraf edilmiş. Sistematik bir şekilde
2010 ve 2015 arası soruların çalındığı daha dün itiraf edilmiş . Korkunç.
Bunun üzerine ne söylenebilir bilmiyorum.
Bu pislik nasıl temizlenir? Arkasından çorap söküğü gibi gelecek
yolsuzluklara, mağdurların feryatlarına nasıl dayanabileceğiz? Bunca haksızlık,
bunca adaletsizlik. Dünya çatlayacak
gibi pislikten. Bu haber de bugün manşetlerdeydi.
-Dedim sana kulakları kapayacaksın. Kimseyle
konuşmayacaksın. Bak işte şimdi birbirimizle bunları konuştuk. Biz bugün nasıl
gülebiliriz? Gülmelerimizi elimizden aldı bu dünya…
Bütün bu kasvetli konuşma sonrasında bu kasvetli
konulara takılan aklımla tabii ki hiç gülmeden günlük iş hayatımı yorgun argın
tamamladıktan sonra kafamı dağıtayım diye feyse bakıyorum. Yeni yıl mesajlarına
göz gezdiriyorum. Mutluluklar dileyen
güzellikler dileyen mesajlara.
O sırada gözüm bir paylaşıma takıldı ve başladım okumaya… Nasıl sonuna
kadar okuyabildim kendime şaşırıyorum. Bir tanık İstanbul /Büyükada atlarının
nasıl vahşice katledildiğini açık açık yazmış. Çok sert. Yaralı atlar ve katil
insanlar. Üstelik herkesin haberdar olduğu organize bir katliam. Normal bir insan o yazıyı bile okuyamaz. Hepimiz
bu kötülüğün bir parçasıyız sanki. Bu kötülüğe dayanabildiğimize ve mesela o yazıyı sonuna kadar
okuyabildiğime göre..
İnsanlığımdan utanıyorum.
2020’nin iyi şeyler getireceğine falan inanmıyorum –
Bu yolsuzluklar, bu haksızlıklar, bu katliamlar… Bütün bunlardan geriye ne
kalabilir? Biz de yaşıyoruz işte. Nasıl
yaşadığımızı bilmeden.
O kadar
pislik ki her yer. Dünyanı istediğin kadar küçült, istediğin kadar okuma,
görme, duyma... Yine de kirleneceksin.
Feride Cihan
Göktan 2 Ocak 2020
-
-