Feci'nin Blogu

14 Ocak 2021 Perşembe

Korona günlükleri 45 AŞI MUHABBETİ

 

Korona günlükleri 45  AŞI MUHABBETİ

Şiddetli dalgalar halinde gelen, hepimizi  korkudan nefessiz bırakan ve  dünyada binlerce kişiyi de azgın dalgalarının içine alan korona felaketine şimdi etkili olacağını düşündüğümüz bir dalgakıran inşa edilmeye başlandı. Oldukça acele inşa edilen bu dalgakırana can simidi gibi yapışmak zorundayız. İnsanı bu cehennemde bile yaşatan şey en azından umut. Dünya aşılanmaya başladı ve biz de bir hafta ara ile başladık. Bu iyi bi şey.👍 (başlandı en azından) 

Fakat tabii ki tehlike yalnız korona değil. Dünya sadece korona dalgaları ile mücadele etmiyor. Yoksulluk, eşitsizlik, ırkçılık, iklim krizi, depremler, seller, kanser… daha çok… şimdi bir de korona eklendi. Bu  dünya bu kadar derdi kaldıracak mı bilemiyorum ama bütün bunların sebebini düşünüyorum son günlerde. 🤔 Sebepleri ne kadar aza indirgersek aslında dalgakıranlar daha sağlam olacak.✔  Ana nedenlerinden birisi adına kapitalizm denen aç gözlülüğün ve doymak bilmeyen hırsların ve her ne pahasına olursa olsun kazanç üzerine kurulmuş o korkunç dünya düzeni. Hepimizin bildiği ve içinde olduğu. Şimdi korkunç düzene yataklık eden diğer ana nedeni söyleyeceğim. Cehalet. Evet aslında cehalet nedeniyle kapitalizm de daha çarpık ve daha acımasız kol geziyor dünyada. Birbirlerini besleyen ve dünya felaketine neden iki ana sebep. 

Şu korona nedeniyle başımıza gelenlere bir bakın. Bütün cehalet ayaklandı. Her yerden sesler yükseliyor. Önce korona diye bir hastalık yok dediler. Bu uydurulmuş bir şey dediler. İnsanları korkutuyorlar dediler. Sonra ortalık savaş meydanına dönünce sesleri kısıldı. Ölüler ve yaralılar. Hekim arkadaşlarımız ve sağlık ordusu bu cehalet söylemlerinin kurbanı oldu. Hala da olmaya devam ediyor.

Aşı bulundu. Şimdi de aşı karşıtları 😡var.  Geçen gün sponsorlu bir face grubu sormuş; aşı için ne düşünüyorsunuz diye? Allah’ım cevaplara güler misin ağlar mısın? Benim kendi sosyal ağlarımda asla duymadığım ve çok şükür ki duyamayacağım şeyler. Cehaletin dibi yani. Okurken gülmekten gözlerim yaşardı ve onların bazılarını not ettim. Sizler de okuyun. Artık eğlenir misiniz yoksa üzülür müsünüz bilemem ama gerçekten durum çok vahim. Bakın şimdi sizler için ayırdığım (daha çok var da zamanınızı da almayayım.: (yazılardaki imla ve kelime hatalarını gördüğüm kadarı ile düzelttim )   

    Genel olarak aşı karşıtı değilim ama daha ne olduğu kanıtlanmamış “virüs” için bu kadar risk içeren bu kadar kısa sürede “üretilen “aşıyı vücuduma sokup risk üstlenmek istemiyorum

              Ne idüğü belirsiz nasıl bir maksatla üretildiği belli olmayan bir aşı için Rus Ruleti oynayamam.

               1 hafta önce Florida’da bir dr öldü onu aşıdan ölen ilk kişi olarak söylüyorlar ama yüzlerce kişi var ...koronadan ölme riski %0,05 aşıdan ölme riski %0,11 ....

Hep aklıma süslü paketlerdeki çin oyuncaklarının eve gelince bozuk çıktığı veya kırıldığı geliyor aklıma

              Çinden Türkiye’ye gelen aşı kolileri görüntüsü ve üzerinde VERO CELL yazıyor. Yani kısaca maymun geni enjekte edilecek Adem oğlunun genetik yapısına müdahale edecekler. 

            Dayı korona morona yok Yılların gribini korona ettiler Bu bahsettikleri sözde "korona" değil korona tedavisi adı altında insanlara verilen ilaçlar yüzünden insanlar ölüyor. Bizzat yaşamasam eyvallah diyeceğim. Favira isimli bir ilaç veriyorlar ve bundan günde 11 tane içeceksiniz diyorlar hadi lan oradan 11 tane ilaca hangi bünye dayanmış O kadar ilacı At'a versen at ölür At !!! ,

Tabii ki bu yukarıda paylaştıklarım kara cehalet, cehaletin dibi.. İyi de bunların baronları var kralları var. Tabii ki onlar da cehaleti sömürerek yukarıda kalmak bu kara cehaletten prim yapmak isteyenler. Dedim ya hırs. Mesela bir Yılmaz Özdil var. Şöyle bir tweet atmış  CoronaVac aşısının  koruma oranı yüzde 50 çıktı iyi mi... Ufak ufak “şırıngada deniz suyu var” noktasına gidiyoruz galiba” diye. Yılmaz Özdil bilim adamı(!)  kimliği ile konuşuyor üç kuruşluk tıp bilgisiyle. Tabii ki cahil kesim ne bilsin ne kadar bildiğini? O konuşuyor insanlar da inanıyor. Gerçekten bu işin içinde olanlar ne diyorlar? “Koronvac’ın Brezilya ve Türkiye ve Etopya sonuçları  Faz 2 aşamasında farklı yöntemlerle çalışılmış. Ancak tüm çalışmalardan ortak çıkan sonuç ki (bu sonuç science dergisinde yayınlanmış okuduğuma göre) hatta bir slayt da paylaşılmış. Bu aşı kesinlikle hatta yüzde yüz gibi iddialı bir rakam vermişler (büyük ihtimal bu kadar yüksek bir oran hasta sayısının az olmasına bağlı olabilir) öyle bile olsa demek ki çok yüksek bir oranda hastalığın ölümcül olma riskini ortadan kaldırıyor. Çok bilmiş Yılmaz Özdil’in yüzde 50 dediği  aslında şöyle:: siz eğer bu virüse yakalanırsanız yüzde 50 oranında gripal bir durum geçirebilirsiniz. Yani hiç hastalanmayacaksınız diye bir kesinlik yok. Hastalanabilirsiniz ama ölmeyeceksiniz demek bu. Yılmaz Özdil iki kuruşluk okuması ile tabii ki bu bilgiyi farklı yorumluyor. İşte burada sorun aslında Yılmaz Özdil değil. Sorun cehalet... toplum cahil olmasa zaten Yılmaz Özdil gibi karından konuşanlara kulak asmaz. Sen bu konuda ne kadar yetkilisin der. Yetkili ağızlar ne diyor ona bakar?

           Şimdi arkadaşlar konuyu toparlayalım. Bu güçlükle inşa edilen  dalgakıranın daha kuvvetli olması için bilime kulak verelim. Sinovac aşısı ölü virüs aşısı. Yani bizim bildiğimiz bir aşı türü. ve sevkiyatı Türkiye koşullarına göre çok uygun. Bu aşı sizi öldürmez. Zararı olmaz. Bakın yapılan ortak çalışmalarda da aşı olan insanlarda yoğun bakımlık bir hasta olmamış. Önemli olan bu değil mi? 

            Aşı hayat kurtarır.

                                                                                                                    Feride Cihan Göktan


              Not. yukarıda yazdıklarımı orjinal metinin içinden buraya alıntıladım. Özdil'in dediği yüzde 50 meselesi açıklıkla anlatılmış. Onun dediği gibi değil yani.  

           "The Butantan Institute and the Government of Sao Paulo report that the co
ronavirus vaccine achieved a 50.38% overall efficacy rate in the clinical study conducted in Brazil, in addition to (an efficacy rate of) 78% for mild cases and 100% for moderate and severe cases of Covid-19. All rates are higher than the 50% level required by the WHO (World Health Organization)," the statement released Tuesday said.                                                                                        

 

1 Ocak 2021 Cuma

KORONA GÜNLÜKLERİ 44 /1 ocak 2021

 

KORONA GÜNLÜKLERİ 44.
Bugün 1 Ocak 2021 😍2020’yi tekme tokat yolladık şükür.👍 Herkes bu nedenle mutlu. Sanki eski o özlediğimiz 2020 öncesi günlerimize geri dönme umudu en çok bugün birikti hepimizde. Ah o eski günlerimiz! Fotoğraflarda, anılarımızda, sosyal medya iletilerimizde.  Bugün TV ye çıkan her bilirkişiye spikerin sorduğu ilk soru: Hocam, ne zaman eski günlerimize döneceğiz?  Cevap da şöyle: Dünya Sağlık Örgütü Başkanı’na göre 2022 başlarında. (Bu konuda başkan yeni beyanat vermiş) Türkiye’deki  bilirkişilere göre de 2021 haziran/temmuz gibi. Hemen arkasından ilave ediliyor: her şey yolunda giderse diye.. Hepimizin gözlerinde bir umut, bekliyoruz. Her şey yolunda giderse… Kimsenin aklına her şeyin yolunda gitmesinin  en basit olaylarda bile zor bir şey olduğu gelmiyor. Hele hele pandemi  gibi bütün dünyayı birçok yönden ilgilendiren, çok katmanlı,  hatta  hastalığın kendisinin bile ne olduğunun net olarak anlaşılamadığı karmaşık bir durumda  "her şeyin yolunda gitmesi" gerçeğe ne kadar uzak  mantıksal olarak. Ama artık geçeklik, gerçek, olasılık gibi kavramlar da alt üst olduğu için tabii ki bu söylemleri irdelemek de zor.  Artık post truth devrini yaşıyoruz. Gerçeğin ötesi daha doğrusu hakikatin ötesi bir başka deyişle. Hakikat ve gerçek kavramları da felsefeciler tarafından farklı yorumlanıyor. Yani her şey çok dağınık ve karışık.  Kısaca  nasıl anlarsanız öyle. Artık bildiğiniz bilgiye tecrübeye dayalı mantık yürütmenize de gerek yok. Onun da adını koymuşlar🙄 : Fuzzy mantık diye bir kavram var şimdi. Yani mantıksal bir sonuç çıkarmak için uğraşmayın. Bulanık olabilir. Her şey olabilir.🤔

Yani dedikleri gibi haziran sonu normal hayatımıza dönebiliriz veya dönmeyebiliriz. Tabii ki burada normal hayatın ne olduğu karmaşası yaşanacak.🙄 Hangi normal? Eskiden yaşadığımız, o hep özlediğimiz hayat, normal bir hayat mıydı? Şu an içinde bulunduğumuz daha geçen mart öncesine kadar distopya diyeceğimiz ve asla inanamayacağımız bu yaşadıklarımız mı normal?

Valla post-truth deyin ister fuzzy mantık deyin isterseniz hakikat deyin bildiğim şey dünyanın içine tam olarak tıkıldık. Zaten içindeyiz diyeceksiniz. Evet içindeyiz ama bu sefer tamamıyla kıstırılmış olarak. Schrödinger’in  Kedisi gibi.😨 İçeride ne olduğunu ne yapacağını bilemediğimiz kovid isimli  bir atomaltı silahı gibi bir virüs var. Eğer denk gelirse yok ediyor veya denk gelmiyor.  Yani bu kapalı  kutu içinde başka bir söylemle dünyanın içinde ya ölüyüz ya da diri.

Yıllar önce Avusturyalı bir fizikçinin öne sürdüğü  mikro alemdeki belirsizliği  makro aleme taşıyan aslında bir düşünce deneyi olan meşhur  Schrödinger’in Kedisi teoremi şimdi en büyük makro alemde  gerçek  olan bu dünyada sahneleniyor gibi. (Bu dünya biz insanlara göre gerçek tabii ki. Belki de gerçek değildir bilemiyorum🤔.)  Eskiden Bilimkurgu diye okuduklarımızın  ve seyrettiklerimizin birer birer gerçek olduğunu gördükçe artık şaşırmıyoruz bile . O kadar yani. Algılarımız kaydı, değişti, yer yer kayboldu. Mantık zaten bulanık.😂

 Korona sonrası nasıl bir dünya olacak? Merakla bekliyorum herkes gibi. Şurası kesin ki bu savaştan sağ salim çıkarsak asla ve asla eskisi gibi olmayacak. Eski güzel günlerinizi unutun bence. Değişime kendimizi hazırlamamız gerek. Zaten adaptasyon kabiliyeti her zaman için çok önemli.

 Bu korona günlüğünü neden yazdım?  Prof.Dr.Barış Baklan’ın çıkardığı mizah dergisi Gaga Dergi' de  Fe-Ci karga için yazdığım konuşma balonu ve esas olarak da bu güzel derginin bu sayısı  bu günlüğe kayıtlı kalsın ve  sizler de bakarsınız diye.( tabii ki dergiyi bilmeyenler için söylüyorum bunu) Bağlantı aşağıdaki linkte


https://www.facebook.com/gagamizah.mizah