Meme Kanseri Pembe Farkındalık Ayı'nın son günü. Bu yazı 2014/ Ekim ayı Birgün gazetesinde yayınlanmıştı. Pembe ile birlikte bazı gri farkındalıklarda var. Bunları da lütfen bilerek pembe farkındalığınızı arttırın diye yazıyı tekrar yayınlıyorum.
Pembe Farkındalık ve Meme Kanseri
Her
sene olduğu gibi bu sene de ekim
"meme kanseri bilinçlendirme"
ayı olarak takvimlerde yerini aldı.15
ekim akşamı bütün İstanbulluların pembe
ışıklarla kaplanmış muhteşem köprü
görüntüsüyle gözleri kamaşırken meme kanseri farkındalığı oluştu mu bilemem ama, meme kanserinin nasıl
bir illet olduğunun ve erken teşhisin gerçekten can kurtarıcı olduğunu üstüne
basarak söylemekte ve bu konuda farkındalık geliştirmekte fayda var; kendinizi
ve çevrenizi uyarmak ve özellikle 40 yaş sonrası kadınların meme muayenelerini zamanında ve periyodik olarak yaptırmak.
En küçük bir şüphede doktora gidiniz. Kısaca ne kadar erken o kadar iyi...
Buraya kadar güzel... Ekim ayı içerisinde pembe farkındalık için çeşitli faaliyetler düzenlenmekte. Işıklar içinde pembe bir köprü... Meme kanseri erken tanısının ve periyodik muayenenin önemini kavramış vatandaşlar! (Bir an bütün vatandaşlarımızın bu bilince ulaştığını farz edelim) Peki, ama sonra ne olacak? Günde yüz hasta bakmaya mecbur edilmiş, dakikalarla yarışan doktorlar memenin karmaşık dokusunda 1cm. çapındaki o uğursuz kitleyi yakalayacaklar. Bu yakalayacaklar fiilini "mış" ekiyle çekmeli. Masal gibi. Olacak iş değil yani. Bu yalnız meme için değil tüm diğer organ kanserleri için de geçerli. Sağlıkta Dönüşüm programıyla gelen performans sisteminde doktor performans zamanını ayarlamak durumunda. Günde 100-150 hasta bakmalı, yorgunluktan ölmeli ki hayatta kalabilecek parayı kazanabilsin. Yorgun, mutsuz, zamanla yarışan, birbirleriyle yarışan bir uzman doktor bir santimetreküplük anarşik dokuyu nasıl bulsun çıkarsın? Teknoloji bir santimetreden daha küçüğünü gösterse bile, yorgun, mutsuz, zamanla yarışan uzman doktor bu küçücük ayrıntıyı nasıl fark etsin? Şans eseri tesadüfen olabilir tabii ki... Çoğu kere de olan da şudur : Sağlık sisteminde yapılan son düzenlemeler gereği doktorun "geçmiş olsun" deme mecburiyetiyle fakat fark edilmemiş tümörüyle birlikte hastanın eve dönüşü...
İşte
"Sağlıkta Dönüşüm Uygulamaları" kapsamında metalaştırılan hasta ve
doktor... Hekimlik sanatını tamamen yok etmeye çalışarak standartlaştıran, doktor-hasta
ilişkisini sadece hoş geldiniz ve iyi günler
olarak makineleştiren, hastayı da bu makinenin
bir parçası olarak algılayan bir sistem. Sadece doktor ve hastayı değil kanser
korkusunu da boğaz köprüsünü pembeye boyamak gibi çeşitli gösterişli ve
rant sağlayıcı işlemlerle metalaştırıyor. Doktor ve hasta zaten bu çarkın içinde çaresiz dönüp
duruyor ama kanser hücresini metalaştıramıyorlar. O "şeytan hücre" hiç bir şeye aldırmadan bu korkunç "sağlıksız" performans sistemine nanik yaparak
kahkahalarla gülüyor, bir yandan
giderek memede büyürken.En küçük bir şüphede doktora gidiniz. Kısaca ne kadar erken o kadar iyi...
Buraya kadar güzel... Ekim ayı içerisinde pembe farkındalık için çeşitli faaliyetler düzenlenmekte. Işıklar içinde pembe bir köprü... Meme kanseri erken tanısının ve periyodik muayenenin önemini kavramış vatandaşlar! (Bir an bütün vatandaşlarımızın bu bilince ulaştığını farz edelim) Peki, ama sonra ne olacak? Günde yüz hasta bakmaya mecbur edilmiş, dakikalarla yarışan doktorlar memenin karmaşık dokusunda 1cm. çapındaki o uğursuz kitleyi yakalayacaklar. Bu yakalayacaklar fiilini "mış" ekiyle çekmeli. Masal gibi. Olacak iş değil yani. Bu yalnız meme için değil tüm diğer organ kanserleri için de geçerli. Sağlıkta Dönüşüm programıyla gelen performans sisteminde doktor performans zamanını ayarlamak durumunda. Günde 100-150 hasta bakmalı, yorgunluktan ölmeli ki hayatta kalabilecek parayı kazanabilsin. Yorgun, mutsuz, zamanla yarışan, birbirleriyle yarışan bir uzman doktor bir santimetreküplük anarşik dokuyu nasıl bulsun çıkarsın? Teknoloji bir santimetreden daha küçüğünü gösterse bile, yorgun, mutsuz, zamanla yarışan uzman doktor bu küçücük ayrıntıyı nasıl fark etsin? Şans eseri tesadüfen olabilir tabii ki... Çoğu kere de olan da şudur : Sağlık sisteminde yapılan son düzenlemeler gereği doktorun "geçmiş olsun" deme mecburiyetiyle fakat fark edilmemiş tümörüyle birlikte hastanın eve dönüşü...
Şeytan
ayrıntıda gizlidir. en ufak bir detay çok önemlidir. Hekimlik ayrıntıyı
görebilme sanatıdır. Hekimliğin bu sanatsal önemini yok
sayarak sıradanlaştırmaya çalışarak
ve hekim hasta ilişkisini mal alım
satımına indirgeyen performans hesaplarıyla İstanbul Boğaz
Köprüsü'nü değil dünyanın bütün köprülerini de pembeyle boyasanız meme kanserini erken yakalamanız çoğu kere olanaksız..
"Pembe Farkındalık" günlerinde bu "sağlıksız" sistemin de farkına varınız lütfen.
Feride Cihan Göktan
cigoktan@hotmail.com