Feci'nin Blogu

12 Şubat 2016 Cuma


                                             ADALETİN BU MU DÜNYA?
 

                Her yıl şubatın ilk haftası  kar kış demeden o kıvrıntılı büküntülü Assos'a (Behramkale) doğru tırmanıyor felsefe toplantısı için gelenler...  Yolda karşılaştığımız Aristo heykelinin yüzündeki gülümseme körfezin  o kış rengini  hafifletiyor gibi.  Körfezin o duru maviliği bu yıl kış renginin  pusuyla kaplanmış, bir de  boş sahillere vuran  can yeleklerinin kasvetli  görüntüsü ile...  Belki de bu nedenle toplantı salonları geçen senelere göre daha kalabalık. Böyle adaletsiz bir dünyanın orta yerinde aklın ve bilginin hazinesine  sığınmak için. Bu yıl 16.sı yapılan Assos'ta Felsefe Günleri'nde  Adalet ve Özgürlük tartışıldı  hararetle. İki büyülü kelime Adalet ve Özgürlük. Hangisini tercih edersiniz dedi bir konuşmacı. Adaletsiz bir dünyada özgür olmayı mı yoksa özgür bir dünya da adaletsizliği mi? Çok zor soru. Adalet ve özgürlük aslında birlikte  olan bir şey . Aslında bir şey değil  belki de  bir eylem. Elde edilmesi için düşünsel ve duyumsal  faaliyetlerimiz sonucu elde etmeye çalıştığımız ve  daha da ileri gitmek için bu elde ettiğimizin üzerine yeni baştan  eylemlerle   daha mükemmeline ulaşmaya çalıştığımız  en gerçek kendiliğimiz.  Toplum  belki de dünyadaki herkes  tek tek  özgür ve bütüncül  bir adalet ile  sarılmış olmalı ki  işte o zaman o özlediğimiz adalet ve özgürlük  kavramı gerçekleşsin.

            Sokaktaki adamın "Adaletin Bu mu Dünya?"  diye haykırışları   bu salonda teorilere, idelere, olgulara, Platon ve Marks'tan  alıntılara dönüşüyor.  Dünyadaki  vahşi adaletsizliği ve her geçen gün kıstırılmış ruhlarımızı taşıyan bedenlerimizin çaresizliğini kim duyumsamamış olabilir ki? Bu kadar karamsar düşünsek bile bunu asla hayal etmeyiz dedi bir konuşmacı. Hayal etmek gelecektir ve geleceği düşünmek de umut üzerine kuruludur diye devam etti konuşmasına.  Bu durumda hayal etmenin aslında gerçeğin peşinde olmak olduğunu kabul edersek daha çok umutlanmamız için hayatın anlamına ve neden yaşadığımız fikrine daha çok sarılmamız gerekir belki de. Kim bilir bu nedenle felsefe toplantıları her yıl gittikçe daha çok kalabalıklaşıyor. Daha çok düşünmek daha çok öğrenmek ve daha çok hayal etmek için.

            Fikirlerin özgürce tartışılması. Hangi fikri savunursanız savunun kendinizi ifade etmenize müsaade edilmesi  ve insanın kendisini ifade etmesi. Özgürlüğün düşüncede başlaması önce. Bütün ruhsal ve bedensel hastalıkların ifade edilemeyenlerden oluştuğunu düşünenlerdenim. Dışarıya çıkmayan beynimizin kıvrımları içinde kalıp topaklanan fikirlerin  bütün insanlığın  o insan olma ve insancıl olma halini bozduğunu ve dolayısı ile şiddeti ürettiğini biliyorum. Bu toplantıları onun için seviyorum. Herkes her düşündüğünü  rahatça söylüyor. Boğazlarına kadar kelimelerle dolu insanlar karşılıklı olarak  zıt fikirlerini tartışırken sanki bütün dünyanın beyin kıvrımları rahatlıyor gibi hissediyorsunuz. Yeni kelimeler ve yeni düşünceler için  kelimelerinizi  böyle konuşarak boşaltmak  iyi bir  geleceği hayal etmek ve umutlu olmak için çok gerekli.

            Üzgün bir ülkede ve adaletsiz bir dünyada  bazen boğulacakmış gibi olurken böyle toplantılarla nefesiniz biraz rahatlıyor gibi. Assos'tan  Ayvacığa doğru inerken yukarıdan uçsuz bucaksız sahil görünüyor. Ama bu sonsuz  puslu maviliğe  batmakta olan bir tekne veya sahile vurmuş bir can yeleği göreceğim korkusu ile bakamıyorum. Yola dikiyorum  gözümü... Daha özgür ve adaletli bir yola...                                             

 
                                                                                                                 Feride Cihan Göktan

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder