ADALETİN BU MU DÜNYA?
Her
yıl şubatın ilk haftası kar kış demeden
o kıvrıntılı büküntülü Assos'a (Behramkale) doğru tırmanıyor felsefe toplantısı
için gelenler... Yolda karşılaştığımız
Aristo heykelinin yüzündeki gülümseme körfezin
o kış rengini hafifletiyor
gibi. Körfezin o duru maviliği bu yıl
kış renginin pusuyla kaplanmış, bir
de boş sahillere vuran can yeleklerinin kasvetli görüntüsü ile... Belki de bu nedenle toplantı salonları geçen
senelere göre daha kalabalık. Böyle adaletsiz bir dünyanın orta yerinde aklın
ve bilginin hazinesine sığınmak için. Bu
yıl 16.sı yapılan Assos'ta Felsefe
Günleri'nde Adalet ve Özgürlük
tartışıldı hararetle. İki büyülü kelime
Adalet ve Özgürlük. Hangisini tercih edersiniz dedi bir konuşmacı. Adaletsiz
bir dünyada özgür olmayı mı yoksa özgür bir dünya da adaletsizliği mi? Çok zor
soru. Adalet ve özgürlük aslında birlikte
olan bir şey . Aslında bir şey değil
belki de bir eylem. Elde edilmesi
için düşünsel ve duyumsal
faaliyetlerimiz sonucu elde etmeye çalıştığımız ve daha da ileri gitmek için bu elde ettiğimizin
üzerine yeni baştan eylemlerle daha mükemmeline ulaşmaya çalıştığımız en gerçek kendiliğimiz. Toplum
belki de dünyadaki herkes tek
tek özgür ve bütüncül bir adalet ile sarılmış olmalı ki işte o zaman o özlediğimiz adalet ve
özgürlük kavramı gerçekleşsin.
Sokaktaki adamın "Adaletin Bu
mu Dünya?" diye haykırışları bu salonda teorilere, idelere, olgulara,
Platon ve Marks'tan alıntılara
dönüşüyor. Dünyadaki vahşi adaletsizliği ve her geçen gün
kıstırılmış ruhlarımızı taşıyan bedenlerimizin çaresizliğini kim duyumsamamış
olabilir ki? Bu kadar karamsar düşünsek bile bunu asla hayal etmeyiz dedi bir
konuşmacı. Hayal etmek gelecektir ve geleceği düşünmek de umut üzerine
kuruludur diye devam etti konuşmasına.
Bu durumda hayal etmenin aslında gerçeğin peşinde olmak olduğunu kabul
edersek daha çok umutlanmamız için hayatın anlamına ve neden yaşadığımız
fikrine daha çok sarılmamız gerekir belki de. Kim bilir bu nedenle felsefe
toplantıları her yıl gittikçe daha çok kalabalıklaşıyor. Daha çok düşünmek daha
çok öğrenmek ve daha çok hayal etmek için.
Fikirlerin özgürce tartışılması.
Hangi fikri savunursanız savunun kendinizi ifade etmenize müsaade edilmesi ve insanın kendisini ifade etmesi. Özgürlüğün
düşüncede başlaması önce. Bütün ruhsal ve bedensel hastalıkların ifade
edilemeyenlerden oluştuğunu düşünenlerdenim. Dışarıya çıkmayan beynimizin
kıvrımları içinde kalıp topaklanan fikirlerin
bütün insanlığın o insan olma ve
insancıl olma halini bozduğunu ve dolayısı ile şiddeti ürettiğini biliyorum. Bu
toplantıları onun için seviyorum. Herkes her düşündüğünü rahatça söylüyor. Boğazlarına kadar
kelimelerle dolu insanlar karşılıklı olarak
zıt fikirlerini tartışırken sanki bütün dünyanın beyin kıvrımları
rahatlıyor gibi hissediyorsunuz. Yeni kelimeler ve yeni düşünceler için kelimelerinizi böyle konuşarak boşaltmak iyi bir
geleceği hayal etmek ve umutlu olmak için çok gerekli.
Üzgün
bir ülkede ve adaletsiz bir dünyada
bazen boğulacakmış gibi olurken böyle toplantılarla nefesiniz biraz
rahatlıyor gibi. Assos'tan Ayvacığa
doğru inerken yukarıdan uçsuz bucaksız sahil görünüyor. Ama bu sonsuz puslu maviliğe batmakta olan bir tekne veya sahile vurmuş
bir can yeleği göreceğim korkusu ile bakamıyorum. Yola dikiyorum gözümü... Daha özgür ve adaletli bir yola...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder