Bugün(28/kasım 2017), Nobel
Edebiyat Ödülü(2017) alan “Günden Kalanlar” kitabının okuma toplantısına katıldım. Evet, kitap
hakkında yazdığım yazı toplantı tarihi nedeni ile önceydi. Yani hiçbir etki
altında kalmadan yazmıştım. Oysa bugün ne kadar çok etki altında kaldım, ne
kadar çok farklı yorum vardı. Her okuyanda farklılaşan kitapların sihirli gücü…
Aynı kitabı okuyup gelen neredeyse kırk kişiydik. Ancak orada olanın anlayacağı
cinsten bir keyifle, sohbet neredeyse iki saate yakın sürdü. Bırakılsa sabaha
kadar sürebilir. Bir kitap hakkında konuşurken, hayata dair değişik tecrübe ve izlenimlerin bu
konu çerçevesinde ortaya dökülüp saçılması ve herkesin kendine ait biricik
duyguları ile harmanlanması hele böyle bir kitabın sohbetini çok keyifli
kılıyor haliyle. Kazuo Ishiguro'nın romanı Günden
Kalanlar tam böyle bir kitap. Hayatın ortasında. Herkesin kendinden
veya en yakınlarındaki insanlardan bir şeyler
bulduğu ve kendi hakkında düşündüğü bir kitap… Şimdi Kitap Eki’ndeki
yazımda söz verdiğim gibi bu toplantının katılımcıları Ishigura ve Günden
Kalanlar hakkında neler söylediler size özet olarak aktarayım.
-Kitap çarpıcı, trajik ve insanı
sersemletici.
- Felsefenin derin temalarından
yola çıkarak yazılmış çok sade ve çok etkileyici bir kitap Özellikle ben
diliyle yazılması anlatılanları daha etkili kılmış.
-Stevens (Romanın baş kahramanı
olan Darlington Malikanesi’nin baş uşağı). Okuma grubumuz Stevens’ı sevenler
ve sevmeyenler olarak ayrıldı. Stevens’ı
sevenler azınlıktaydı diyebilirim. Onun
görevine âşık olmasının önemli bir fazilet olduğunu, böyle bir işine adanmış
bir hayatı sürdürmenin hiç de kolay olamadığı için ona saygı duyulması gerektiğini
söylediler. Tam tersine hiç sevmeyenler ve çok tehlikeli bulanlar vardı. Bu
kadar körlemesine hizmet etmesi nedeniyle aslında dolaylı olarak dünyaya kötülük
yaptığını savundu bir kısım okur hatta çoğunluk. Ayrıca Stevens’a acıyanlar,
ona üzülenler vardı. Bir roman
karakterin bu kadar zıt fikirlerle tartışılması romanın büyük bir başarısı
bence.
-Olay
örgüsünde fonda Birinci Dünya Savaşı sonu. Versay Antlaşması. Nürnberg Mitingleri. Mussolini’nin kurduğu Kara Gömlekliler
adlı örgüt. Okurları bütün bu tarihi yeniden okumaya teşvik etmesi
de kitabın güzelliklerinden biri.
-Stevens
ve Kenton aşkı. Tabii ki çok konuşuldu. Çoğu arkadaşımız aralarında gerçek bir
aşkın olduğunu ama Stevens’ın bunu ifade edemeyecek kadar kabuğunda olduğunu
söyledi. Ben Stevens’in asla âşık olabilecek bir adam olmadığı konusunda halen
ısrarlıyım. Duygularının o kalın kabuğu nedeniyle körelmiş veya zaten
olmadığını düşünüyorum. Romanın ana
temalarından birinin bu kadar tartışmalı olması çok ilginç tabii ki… Yazarın
farklı duyguları okura geçirme mahareti.
- Romandaki
baş uşak tanımlamasının aslında bir metafor olduğunu söyledi bir arkadaşımız...
Hiçbir hak ve özgürlüğüne sahip çıkamayan, birçok şeyi gördüğü halde görmezden
gelen, düşündüklerini söyleyemeyen çoğumuz gibi dedi. Çağdaş bir bireyin ruh hali diyerek özetledi
kitabın özünü. Hepimiz hak verdik ona.
- Günden Kalan (Remains of Days) filmini seyredenler çoğunluktaydı. Romanın
ruhunun Anthony Hopkins’in sıra dışı oyunculuğu ile perdeye başarılı olarak
aktarıldığında hemfikirdik.
Yakın Kitap Okuma Grubu/28 kasım 2017