Geçen gün bir NOTOS dergi aldım. Dergi okumak güzeldir. Fırsat bulduğumda
okumaya çalışırım hep. Bu yazıyı neden yazıyorum? Bu sayıda bir okur olarak
sormak istediğim anlamakta zorlandığım yazılar var. Uzun uzun konuşulabilir
neden bazı yazıların anlaşılmamak üzere yazıldığını filan. Bu çok uzun bir konu
. Ayrıca tartışmaya açılabilir. Şimdi konu bu değil. Bu sayının başyazılarından biri üzerine
yazacağım. Çünkü bu yazının internet bağlantısını bulup burada paylaşabildiğim
için bu yazıyı tercih ettim.
Yazının başlığı
Özgünlük Takıntısı/ Özgünlük insanları olduğu gibi kalmaya ve başka
perspektiflerden fikirleri anlamaya ya da anlamak için uğraşmamaya itiyor…
Ana başlık bu… Şimdi kısacık bütün yazıyı okuyunuz paylaştığım linkten..
Ya bu yazıyı okuyunca
( Hem de başyazı sayılabilecek ilk üç sayfa içerisinde ve kısa özlü bir
yazı olarak sunulmuş.) zihnimin dağınık
olup olmadığını düşündüm okuduklarıma bir anlam yükleyemediğim için. Yazı özgün
olmayı yeriyor ve hatta Foucault’u da işin içine taraftar olarak sokuyor. Fuko şöyle demiş: “Gerçekten ne olduğumu bilmenin gerekli
olduğunu düşünmüyorum. Hayattaki ve işteki asıl amaç başlangıçta olmadığın bir
insana dönüşmektir “ Yazar bu sözü dayanak alarak özgünlüğün insanın gelişimini
sınırlandırdığını yazıyor. Tabii ki
yazar Aslı İdil Kaynar’ın
cümlelerinin gramer olarak çok anlaşılır
olmasına karşın acaba ben mi yanlış
anlıyorum diye düşünüyorum. (saçma diyemiyorum önce. Ne de olsa NOTOS’un baş
yazılarından biri ) Özgünlük nasıl
tukaka yapılan bir kavram olabilir? Özgün olmak için çabalamak nasıl insanı
dönüştürmez? Fuko, özgün olmayın
mı demiş? Dur diyorum kendi kendime Foucault’u
ve yazıda adı geçen Nietzche ‘yi benden çok iyi bilen bir arkadaşıma sorayım bu
yazı hakkında ne düşünüyor diye? Hani bana saçma geldi ama belki bir şeyler
vardır bilmediğim. Şükrü’ye sordum. Lütfen oku ve bana yaz ne düşünüyorsun
diye.
Şükrü şöyle yazmış: Yazı birbirinden
kopuk anlamsız bağımsız uçuşlarla dolu. Fuko'yu da yanlış anlamış. Fuko nasıl
bir ressam eserini özene bezene yaratıyorsa, insanda kendi yaşamını sanata
döndürerek güzelleştirmelidir, diyor. Herkes kendine has özelliğini yaratması
özgünlük değil mi? Özgünlük neden gelişime engel olsun? Benliğine sadık kalmak
nedir anlamak mümkün değil. Denetlemeci,kontrolcü,hizacı bir fikri savunuyor
gibi bir beyin fırtınası olmuş. Haklısın tuhaf bir yazı…(1)1.Prof.Dr.Şükrü Boylu
Evet bakın şimdi ben bu yazıyı beğenmedim demiyorum. O başka bir şey… Okur olarak beğenmek zorunda değilim tabii ki. .Bu Notos gibi bir dergi de olabilir. Ama
burada problem bu yazıda bir tuhaflık olduğu.😉 Sanki saçma gibi.😁Gerçekten ....
(Şimdi ŞÜKRÜ de benim tarafımda olduğundan daha bir
cesaretle söylüyorum.) İnsan entelektüel gücü yüksek olan dergilere, pek öyle rahat, ne bu ya, nasıl bir yazı bu diyemiyor hali ile..Ama işte ben dedim. Nasıl bir yazı bu ya? 😂😂😂
not. Notos'un yeni sayısı yayınlanmadan yazayım da...Arada karışmasın.
yazı burada okuyun bakalım siz ne diyeceksiniz ?
https://books.google.com.tr/books?id=3cmlDwAAQBAJ&pg=PT20&lpg=PT20&dq=çağımızın+klişesi+özgünlük+takıntısı&source=bl&ots=Tr_vCrZ6-o&sig=ACfU3U1sCYLnDdZ0wmLNlSQlms4SjY1lgQ&hl=tr&sa=X&ved=2ah
yazı burada okuyun bakalım siz ne diyeceksiniz ?
https://books.google.com.tr/books?id=3cmlDwAAQBAJ&pg=PT20&lpg=PT20&dq=çağımızın+klişesi+özgünlük+takıntısı&source=bl&ots=Tr_vCrZ6-o&sig=ACfU3U1sCYLnDdZ0wmLNlSQlms4SjY1lgQ&hl=tr&sa=X&ved=2ah
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder