Şu H.A.T meselesi?
Yine şimşekleri üzerime çektim. Ya ama ben böyleyim.🙄 Yakın arkadaşlarım bunu bilir ve beni böyle kabullenirler. Tabii ki bu nedenle bazıları sevmez. Ama yapılacak bi şey yok. Üstelik bu benim törpülenmiş halim. Hayat bana özellikle yakın çevremde olan bitene çoğunluk ne derse itiraz etmemem gerektiğini kafama yatmasa bile tartışmaya açmamın pek uygun olmadığını, açmadan neler kaybedecek olduğumu ve dolayısı ile sesimi bazen kısmam gerektiğini kısmen de olsa öğretti. Ama genel konularda bunu pek başaramıyorum.İki günden beri medyada
bir Hasan Ali Toptaş /Pelin Buzluk/Leyla / Aslı Tohumcu/Bora Abdo / cinsel
taciz /istismar konuları ayyuka çıktı. HAT diğerlerine göre daha meşhur olduğu
için haliyle önde gidiyor. Bütün gruplar
da tartışılıyor medyada tartışılıyor. Zehra Çelenk’in yazısı dolaşıyor… Valla, dün korkarak gözüme kestirdiğim bu
kadar öfkeli bir çok insanın içinde beni daha iyi anlayacaklarını umduğum bir
sanatsever gruba patladım. Ya siz sanatsever misiniz, yoksa sanatçı sever
misiniz diye. Öyle ya Hasan Ali Toptaş’ın arkadaşı olursun, akrabası olursun, çok
yakını olursun böyle bir adamı siler atarsın hayatından. İyi de sadece
kitaplarını okuyorsun beğeniyorsun veya beğenmiyorsun. Mesela “Kuşlar Yasına Gideri” okumuşsun. O kitabı niye cezalandırıyorsun
şimdi? O kitap adamın kendisi değil ki… Onun eseri. Bir bakıma çocuğu. Şimdi hangimiz bir katilin çocuğuna da katil muamelesi
yapalım diyebiliriz. Yayın evi anlaşmalarını durdurmuş, okurlar kitaplarını
geri yolluyor. Bir kitabının filme uyarlanması iptal edilmiş. Yani bütün hınç ve
nefret adama değil de eserlerine boca edilmiş vaziyette.
Dün
bir arkadaşım Hasan Ali Toptaş edebiyatını eleştiren Taylan Kara’nın yazdığı
bir eleştiri yazısını paylaşmış. e dedim
bu yazı yeni değil üstelik Taylan Kara asla bel altı yapmıyor sadece edebiyatını
yine bir edebiyat dili ile eleştiriyor ki bu başka bir şey.
Şimdi
esas konu sanat ve sanat eseri. İkisini birbirinden ayırt edebilir miyiz? Etmemiz
gerekir mi? Yoksa ikisi birbirinin içinde midir, ayırt edilemez bir bütün
müdür? Esas konu bu…
Ben
kişisel olarak bana çok kızacaklar olacağını da bilerek söylemeliyim ki sanatçı
ve sanatı farklı kılmak zorundayız. Buna zorunluyuz. Sadece sanat için değil bu
bilim için de veya başka üretilen işler için de böyle. Şimdi hayran olduğunuz bir
filmi veya devamlı dinlemek istediğiniz bir müziği düşünün. Bunların
yaratıcıları hakkında ne biliyorsunuz? Özel hayatları hakkında ne
biliyorsunuz? Ayrıca yüz kızartıcı
suçları olan birçok sanatçı ve bilim adamı var. Dediğim gibi bilmediklerimiz,
duymadıklarımız, ortaya çıkmayanlar var. Sonuçta insan bunlar. İnsanlar kötü ve
ahlaksız olabilir. Ahlaksız olan hiç kimse sanatçı olamaz veya tersi her
sanatçı veya bilim adamı erdemli ve ahlaklıdır diye bir kural var mı? Bence
sanatçı ve sanatını birbirinden ayırmak zorundayız. Her film öncesi yönetmenini
araştıralım, her kitap okuma öncesi yazarını araştıralım belki o da🤢… Başa
çıkılacak gibi değil? Zaten sanat çevrelerinde bilinen bir laftır: sanat eseri artık
sanatçının değildir. Herkesindir. Herkes o eseri kendine göre değiştirir çünkü.
Çok
uzatmadan bu HAT ve Pelin Buzluk meselesinde ben de ne düşündüğümü söyleyeyim:
(eksik kalmayayım)😊 Eğer Hasan Ali Toptaş özür dilemeseydi bu konuda aklımda
acaba kalacaktı. Ama o dilediği özür,
kabahatinden büyük olmuş. Nasıl bir özür o?😡 Eril failliği anlayamamış. Yani bu
yaşına gelmiş koskocaman bir adam olarak eril failliğin ne demek olduğunu
bilmeyecek? Bunun için bir erkeğin geri zekâlı olması gerekir. Bu özür dileme
şekli bana şunu düşündürdü: evet demek ki iddia edildiği gibi taciz öyküsü var.
Hatta daha da tumturaklıları var onların
da ortaya çıkmasından endişe ettiği için böyle telaşe ile saçma sapan bir özür
diledi. İyi ki arkadaşım filan değil. Ayrıca mağdur
için yargı yolu da açık. Kişiler suçlu
ise cezalandırılmalı. Bu sadece meşhur kişiler için değil herkes için aynı şey. Eğer yakını iseniz bu adamı hayatınızdan silip
atın okuru iseniz imza günlerine gitmeyin. Muteber bir adam değilmiş deyin. H.A.T’a haddini bildirin.🙄
Ama eserlerini neden cezalandırıyorsunuz?
Valla bana kızmayın. Herkes düşündüğünde serbest ben
böyle düşünüyorum. Bir şey daha
söyleyeyim not olarak: Hasan Ali Toptaş okumadım. Kitaplarını arkadaşlarım
arasında okumalarına çok güvendiğim beğenenler ve hiç beğenmeyenler var. O
yüzden merak ediyorum beğenecek miyim beğenmeyecek miyim diye. Ne zamandır
okuma listemdeydi. Bir okuyayım bakayım beğenecek miyim?
Feride Cihan Göktan 12. 12. 2020
H.A.T’a haddini bildirin.🙄 bu hat temrini güzel olmuş. Kreşendo!
YanıtlaSilBu konu oldukça tartışmalı. Yıllar önce Attila İlhan üzerinden de benzer tartışma yürümüştü. Ölümünden sonra şiirine tamam ama dünya görüşünü paylaşmam diyenler olmuştu. Bu bir yana! Ama, cinsel taciz söz konusuysa bu eylemin öznesi hiç olmazsa statü giyimine uğramalıdır görüşündeyim.
YanıtlaSilzaten mutlaka statü giyimine uğramıştır ve daha da uğrayacaktır. ama kitaplarını cezalandırmak gereksiz. sanatı farklı kendisi farklı ..kimsenin yanına kalmamalı o başka..
YanıtlaSilİlk tepkinin yüksek olmasını normal karşılıyorum. Evladına zarar veren ebeveyn gibi, eserleri de bu aşamada payına düşeni alır. Eserleri cezalandırılsın demiyorum ama bundan kaçınmak, o kadar ince ayarlar yapmak pek mümkün değil. Neticede sosyal bir tepkidir söz konusu. Gerçekten kalıcı eserler yaratmışsa, yıllar sonra yeniden değeri teslim edilir. Bu ülkenin en keskin antikomunistleri Nazım Hikmet dizeleriyle propaganda konuşmaları yapıyorlarsa, gerçekten değerli bir sanat eserinin kaybolmayacağına emin olabiliriz.
YanıtlaSilBu konu niçin bu kadar deşifre olmakta geciktirildi acaba diye de düşünüyor insan??🙄🤔
YanıtlaSilo ayrı bir mesele..haklısınız.. ama güçün karşısında zamanında tepki verilmesi bazen olanaksız oluyor.
Sil