Feci'nin Blogu

30 Mayıs 2021 Pazar

KORONA GÜNLÜKLERİ 58

 Korona Günlükleri - 58 

     Bu ülkede çoğu saçmalığı duyuyoruz, görüyoruz, yaşıyoruz. Hafızanın büyük süpürgesi bu duyduğumuz, gördüğümüz ve yaşadığımız tuhaflıkları saçmalıkları çoğu kere bilincimizden siliveriyor… Bu korona günlerinde de ne saçmalıklar, ne aptallıklar gördük, duyduk veya yaşadık. Çoğunu şimdiden hatırlamıyoruz bile. Ama bazıları asla unutulacak gibi değil. Bu olayı dün yaşadım ve hala içime sindiremiyorum. Hafızamın büyük süpürgesi değil süpürmek yanına bile yaklaşmadı ve hatta kafamda gittikçe ağırlaştı. Nasıl bir saçmalıktır? Bu nasıl bir işleyiştir? Nasıl bir vicdansızlıktır? Nasıl bir manyakça uygulamadır? Cuma gününden beri aklımdan çıkmıyor ve kahroluyorum düşünmekten. Sizlere de anlatacağım. Belki kafamdaki bu ağırlık biraz hafifler.

Cuma günü çevre ilçelerden birinden bir belediye otobüsü ile İzmir’e dönüyordum. Kovid nedeniyle müşteri yok rahat rahat oturuyoruz. Bir ara bir karmaşa oldu şoför “in arabadan amca” diye yüksek sesle ve kaba bir şekilde bağırmaya başladı.😡 Bu sırada eli kolu dolu yaşlıca bir adam da elindeki poşetler ve yüklerle otobüsün orta kısmına doğru ilerliyor. Biraz sonra oturacak. Şoför otobüsü zınk diye durdurdu. Ayağa kalkıp “sana in dedim, çabuk” diye başladı tekrar. Anlamaya çalışıyorum oturduğum yerden. 😒Hırsızlık mı, aranan bir suçlu mu, kaçak mı diye? Ben anlamaya çalışırken adamcağız, inmeyeceğim, sen beni indiremezsin diye kesik kesik yaşlı bir ses tonu ile elindekileri de bırakmadan söyleniyor. Daha oturmamış.   

-Hastayım. Doktordan geliyorum. Neden inecekmişim?

-Randevunu göster o zaman diye yine kaba kaba söyleniyor şoför.🤮

Ön sırada oturan bir yolcu, amca barkodun yanında mı, diye sordu.

Ben hala anlayamadım neden indirilmek istendiğini.

Arkadan bir adam bağırdı o sıra: amca sana in diyorlar. İneceksin.

İnmeye mecbursun, aşağı , aşağı! diye bağırıyor otobüste bulunan rahat rahat mesafelerle oturanlardan bir diğeri.😠

Koca adamı yolcular bir yandan, şoför bir yandan bağıra çağıra ana yolun ortasında elindeki ağırlıklarla bir yerlerde indirdiler otobüsten. Adam inerken “Allah belanızı versin” diye bağırıyordu.

Bütün bu otobüsün zınk diye durması, itekleme bağırış çağırış ve adamcağızın inmesi üç dört dakika içerisinde oldu. Sebep neymiş dersiniz? Duyunca kulaklarıma inanamadım.  Adamın 65 yaş üzerinde olması... Nasıl yani demişim arkamdaki adamın bu kuralı benimseyerek ve destekleyerek ağzını doldura doldura açıklama yapmasından sonra. Hiçbir şey diyemedim haliyle bu vahşetten çok korkmuştum.

Hala bu olayı düşünüyorum. Adamın 65 yaş üzerinde olduğu için ve hastane kartı olmadığından yaka paça elindeki ağırlıklarla caddenin ortasında bırakılmasını. Şoför büyük bir zafer kazanmış gibi yerine geçti. Yolcular da adamcağızı aşağı atmaktan çok memnundular hatta biri diğerine:

- Ya anlamıyorlar işte. Kural bu.  Arkadan dolmuşlar geliyor onlar nasıl olsa alır, diyor bilmiş bilmiş ders verir gibi bir suratla.

 

Olayın saçmalığı kâbus boyutunda. 😱Dünyanın hiçbir demokratik ülkesinde böyle bir şey olmaz ve olamaz.

Bu benim şahit olduğum olayı  biri çıkıp öykü olarak yazsa “distopik öykü” deriz. Ama ben gözlerimle gördüm ve kralcılardan çok korktum.

İnanılacak gibi değil gerçekten.

Bu ne zulümdür ya?

                                                                                                          Feride Cihan Göktan

                                                                                                             30 mayıs 2021

 

18 Mayıs 2021 Salı

KORONA GÜNLÜLERİ 57

         Korona Günlükleri 57 
         Yazacak konuşacak o kadar çok şey varken hiçbirisini dile getirememek tıkanıp kalmak. Kaç günlerdir bunu hissediyorum. Boğazımda bir yumru hatta birkaç yumru var gibi…TV de savaş görüntüleri, yıkılan binalar, çocukların masum bakışları, ülkemizde ve dünyada devam eden korona karmaşası… Kocaman bir ıssızlık, belirsizlik ve kaosun ortasında hiç savunmasız kaldık gibi. Orhan Veli’nin dediği gibi “her şeyi söylemek mümkün, epeyce yaklaşmışım, duyuyorum ; anlatamıyorum” Nereden başlayacağım, hangisini anlatacağım hepsi birbirine karışacak ve anlaşılır olmaktan çıkacak gibi geliyor bana. 😯

Bütün bu kısıtlanmış, eksilmiş, yalnızlarmış, günlerimizin karmaşasına bir de  gürültü eşlik ediyor. Hem de ne gürültü. Çıldırtıcı. Caddede belediyenin sağlam yolu söküp yeni baştan taş döşemesi mesela. O bitiyor bu sefer apartmanda bir kat sahibi daha yeni döşenmiş pırıl pırıl parkeleri ve karo taşları kırıyor ve evi yeni baştan tadilata sokuyor. Hem de ne gürültü. Çıldırtıcı. Kafa kemiğiniz içine tornavida sokup o beyin kıvrıntılarınızın dibinde döndürüyorlar. Bütün ruhunuz da beyninizle birlikte santim santim oyuluyor. Sağlıklı bir insanın keçileri kaçırmaması imkânsız. Kanun yok. Nizam yok. Herkes istediğini istediği anda yapmakta muktedir bu ülkede. Bu kadar sıkıntılı bir dönemden geçerken ve caddenin taş döşeme gürültüsü daha dün bitmişken bugün de bu çekiç ve matkap sesleri ile uyanıyoruz. Koşturup aşağıya gidiyorum can havliyle ne oluyor diye?  Büyük tadilatmış. E evden çalışıyorum. Kızım yeni gelmiş yurtdışından o da evden çalışıyor Ciddi uluslararası toplantılara katılması gerek. Ne olacak? Eli yüzü toz içindeki kalfa ve yanındaki işçiler öyle yüzüme bakıyorlar. Valla bilemem, biz emir kuluyuz. Adam zengin evini yeni baştan yaptırıyor diyor baş kalfa.

Öyle mi, peki diyorum sinirim tepemde. Avukat arkadaşlarımı arıyorum böyle bir şey olabilir mi hiç habersiz istediği zaman, istediği gibi, evde tadilat olabilir mi diye. Kanunlarda nizamlarda böyle bir cezai sorumluluk yokmuş. Apartman yönetmeliğinde tarih belirtilmesi gerekirmiş. Benim sahipsiz ülkem sahipsiz vatandaşlar… Herkesin her şeyi yapmaya muktedir olduğu bir ülke burası. Parayı verenin düdüğü çaldığı bir ülke.😡

Kovid 19 filan bu ülkeden kolay kolay gitmez size söyleyeyim. Bu kadar insana saygısız kuralları olmayan birlikte yaşama kültürü olmayan bir ülke, kalkıp da salgın hastalığı mı yenecek? Güldürmeyin beni …

Bu ülkede keçileri kaçırmak istemiyorsanız kulaklarınızı tıkayıp gözlerinizi kapatacaksınız. Bir tahta sertliğinde ve bir kütük kabalığında yaşamaktan başka bir çare yok. Böyle kaba saba bir kütük olabilirseniz ne mutlu size.🐻

Şu an beynim oyulmaya devam ediyor.😨

                                                                             Feride Cihan Göktan

                                                                               18 mayıs 2021

6 Mayıs 2021 Perşembe

KORONA GÜNLÜKLERİ 56

KORONA GÜNLÜKLERİ  56

Son derece ilginç bir olayı anlatacağım. Bu anlatacağım da aslında korona günlerine dahil. Çünkü bu günlerin kişiler üzerinde yarattığı delimtrak 😠 halleri çok güzel yansıtıyor. Bu nedenle bu yazıyı da korona günlükleri içeriğine aldım.

Biliyorsunuz tam kapanma günlerindeyiz. Ama hayat kapanmadı ve devam etmek mecburiyetinde. Hayatlarını dışarıda kazanan insanlar e devletten geçerli bir belgeleri yoksa korkarak da olsa yine de bütün cesaretlerini toplayarak işlerine gitmeye çalışıyorlar. Yardımcım da bu sabah elindeki sigorta kartına güvenerek geldiğinde oldukça huzursuz görünüyordu haklı olarak.

-Valla, dedi neredeyse polis gelecekti ve ben arkama bakmadan kaçtım.

- Allah Allah, ne oldu ki?

- Bak, dedi sağ gözünü gösterdi ki hafif bir kızarıklık var çevresinde.👀

Bostanlı’da belediye otobüsünden inerken hemen arkasında bir adam ve bir kadın. Otobüs zaten kalabalık değil, yedi kişi filanmış. Adamın biri hapşırmış. Herkesin maskesi var😷. Arkasındaki kadın, hapşırma terbiyesiz adam, korona yayıyorsun deyince adam da kadına çıkışmış: sen kendine bak, diye. Buraya kadar normal. Bu sıkıntı ve panikle bizim ülkemizde bu tip olayları duyuyordur herkes. Tramvayda otobüste hapşırana öksürene bütün başların  döndüğünü ve o kişiye  katil ve sapık gözü ile bakıldığını hepimiz biliyoruz.😂 Ama bundan sonrası ilginç …

Adam ve kadın böyle yüksek sesle atışınca kadın bir hamlede yardımcımın önüne geçerek çantasından çıkardığı silahla arkada kalan adama dönerek yüzüne doğru bir şeyleri püskürterek sıkmış. Adam yandım tutuştum🔥 diyerek bağırmaya başla. Bu arada M..Hanım’a da denk gelmiş o püskürttüğü yanıcı şey. Sağdan soldan olayı görenler Polis diye bağırmışlar. M. Hanım arkasına bakmadan  acıdan yanan gözünü tutarak, diğer sağlam  gözüyle kaçmış olay yerinden. Şimdi polis gelecek bir de bu arada ben ceza yiyeceğim diye çok korktum diyor heyecanla. Bir eli gözünde kör olmaktan da korkmuş haliyle. Olayı bana anlatırken o silah neydi öyle, dedi durdu korkmuş ve kızarmış gözleriyle.. Neyse elini yüzünü yıkadı ve işe koyuldu… Kör olmadı ama tabii ki de olabilirdi.😨

Biber gazı tabancası. Kolay sinirlenen halkımızın elinde bir de biber gazı silahı olursa ve bunu böyle uluorta kullanırlarsa vay halimize. Hele herkesin sinirinin tepesinde olduğu bu korona günlerinde.😱 Aman sakın hapşırmayın, tıksırmayın ve asla öksürmeyin. Dayak yiyebilir ve hatta kör olabilir ve hatta kim vurduya gidebilirsiniz.

Bu kapanma günlerinde karnını doyurmak için işe gitmek mecburiyetinde olan vatandaş korkusundan sokağa çıkamazken veya  tüm cesaretini toplayıp  elindeki bir sigorta kartına korkuyla tutunup sokağa çıkarken nasıl oluyor da bir başka sıradan vatandaş bu kadar rahatlıkla biber gazı silahını çantasında taşıyabiliyor ve fütursuzca kullanabiliyor? Anlamak mümkün değil.  Ya da çok mümkün…😥  

                                                                                                       Feride Cihan Göktan 

                                                                                                       6. 5. 2021 

4 Mayıs 2021 Salı

KORONA GÜNLÜKLERİ 55

KORONA GÜNLÜKLERİ  55

Bugünlerde Kovid 19’un  bireysel olarak  yarattığı tahribatlardan bahsetmek istiyorum. Sanki yazarak ruhumdaki bu kovid ağırlığı biraz hafifleyecek gibi geliyor. Ama yok, bu konuda bir türlü  kafamı toparlayıp  yazıya dönüştüremiyorum. Fırsat yok. Çünkü o kadar çok toplumsal ve siyasal polemikler, değişken sosyoekonomik kararlar alınıyor ki kovidin birey üzerindeki duygulanım durumlarını konuşmaya ve tartışmaya vakit kalmıyor. Gündem hep kalabalık ve ortalık toz duman.😨

Şimdi de tam kapanma veya bazıları kısmen deseler de bence kısmen  denemeyecek kadar “tam kapanmaya yakın kapanma” dönemine girdik. Az buz değil. 17 gün. Daha 4 gün geçmemişken böyle şey olur mu demeye başladık hepimiz. E daha düne kadar “tam kapanalım” “tam kapanma olmadan olmaz” diyenler… Valla kendimi ayrı tutuyorum. Asla tam kapanmayı desteklemedim. Aşılanma hızlı şekilde olmadan tam kapanma nedir?  Zaten hayat tama yakın durdu. Hayat kısmi kapanma ile zaten bu kadar yavaşlamışken Maske, Mesafe ve Hijyen şu üç basit kuralı beceremiyoruz. Restoranlar uzun bir kapanmadan sonra açıldı herkes yine sırt sırta, iç içe oturdu😡. Oturma kardeşim. Kalabalıksa gidip oturma. Senin aklın yok mu? Şimdi bomboş deniz kenarında neden dolaşmayayım? Koskocaman bir mağazaya bir ihtiyacım varsa neden mesafeyi ve hijyeni koruyarak gidip alışveriş yapmayayım? İki kişi aralıklı oturduğum havalandırılmış bir taşıt aracında neden seyahat etmeyeyim? Evet, evden çalışabiliyorsan kesinlikle evden çalış. Kongre cenaze düğün gibi toplu hareketlere mümkün olduğu kadar katılma. Bu kalabalık faaliyetler engellensin. Bu kadar zor mu bunlar? 65 yaş üstüne neredeyse bir yıldır zulüm. Bu insanların aklı yok mu? Kendilerini koruyamazlar mı? Şimdi bu tam kapanmada pazar yerleri kapalı. Bir sürü sebze meyve imha edilmiş bu nedenle. Açık bir pazar yerinde mesafeyi ve hijyeni koruyarak alışveriş yapılamaz mı? Marketler yiyecek yerleri saat 10 ve akşam 17 arası açık. Neden? Saat 8  akşam 9  arası değil.  İnsanlar rahat alışveriş yapsınlar. İş yerleri eğer bulaşı hızlandıracak bir ortamsa kapatılsın. Aşı hızlanmadan bu ne olduğu da pek belli olmayan tam kapanma nedir ya? 17 Mayıs’ta yine insanlar sokağa fırlayacak yine iç içe. Çünkü hala idrak edemedik. Olan pazarcıya, küçük esnafa, sokak satıcısına olacak. Hastaneler yine dolacak. Mesela bugünlerde bana göre ters bir durum var: Hint virüsünden bahsediliyor. A.B.D vatandaşlarını geri çağırdı. Avusturalya Hindistan’dan gelen kendi vatandaşını ülkeye almıyor. Birçok ülke Hindistan seferlerini durdurdu. Bizde bu konuda hiçbir hareket yok. 

Feys arkadaşım  Doğan Alpaslan Demir bütün bu yazdıklarımı özetleyecek bir şey anlatmış iletisinde.  Onu da buraya koyuyorum. Çok üzülerek söyleyeyim ki durum budur:  

"Pandemi nedeniyle günlerdir siftah yapamadığı için oğluna “beni affet” mesajı yazarak kendini asan 48 yaşındaki kokoreççinin haberini sabah okudum. Ardından köpeğimi yürüyüşe çıkardım. Lüks bir sitenin önünde hareket etmeye hazır bir Volvo jipin şoför koltuğuna oturmak üzere olan adamla komşusu arasındaki diyaloga tanık oldum:

-Hayrola, çoluk çocuk nereye gidiyorsunuz?

-Sıkıldık burada, Çeşme’ye gidiyoruz.

-Ceza yersin, yasak var.

-10 lira cezadan mı korkacağım!

10.000 lirayı küçümsemek için 10 lira diye söyleyen biriyle, 10 lira kazanamadığı için oğlundan özür dileyerek intihar eden öbürü zihnimde canlandı. Yaşları yakındı iki adamın.


Tekrar ediyorum. Durum aynen budur.😥
Bu gidişat gidişat değil… Böyle bir tam kapanma çözüm değil. Gerçekçi olma zamanı. 17 mayısta her şey normale dönmeyecek. Ayrıca buna ekonomik zarar da eklenecek. Cumhurbaşkanı tarafından konan  "beş bin vaka hedefi" uygun bir hedef değil. Zaten vaka sayısı ile kovidin öldürücü seyrini hesaplayamazsınız. Vaka sayısı çok müphem bir şey. Yapılan test sayısına bağlı. Üstelik aşı olan insanlar hafif ve orta şiddette tekrar geçirebilir. Bir çok insan zaten semptomsuz. Önemli olan yoğun bakımdaki hasta sayıları, vefat sayıları ve hastanelerin doluluk oranları… Bu sayıların makul rakamlara inmesi gerek. O makul rakamlar nedir, onu da uzmanlar açıklasın. Makul rakamlara da akılcı yöntemlerle, ortak akılla, insanların aç kalmaması için çaba göstererek ve paniklemeden tabii ki aşının hızlanması ile ulaşabileceğiz. Evet çok zor bir iş. Altından kalkması çok zor olabilir. Ama böyle çok kaba yöntemlerle, 24 saat boyunca 17 gün ev hapsi ile olacak iş değil bence. İş yerleri de hayati olup olmadığına göre ve ortamı ve çalışma koşulları uygun olup olmadığı gözetilerek hepsinin kendine özgü durumları göz önüne alınarak kapatılmalı. Karar vericiler detaylı olarak düşünmeli. Ortak akıl önemlidir. Eleştiriler dikkate alınmalı.  Esas olarak insanların bilinçli ve sorumlu olması. Maske Mesafe Hijyen (artık söylemekten gına geldi🤮 ama hala uygulanmıyor ne yazık ki) 
    Hepimiz perişan olduk. Gencimiz, yaşlımız ve çocuklarımız… yakınlarımızı arkadaşlarımızı kaybettik. Ruhlarımız incindi. Suçlu arama vakti değil, ortak akılla bu beladan kurtulma vakti…hepimiz aynı gemideyiz.  17 gün bu şekilde bir tam kapanma ile olmaz. Olamaz… keşke olsa…🙏

                                                                                                 Feride Cihan Göktan

                                                                                                  4  mayıs 2021