Feci'nin Blogu

10 Ağustos 2023 Perşembe

Bir Film Hakkında (spoiler vermeden) / Amarcord

 

            Bir Film Hakkında (spoiler vermeden) / Amarcord 

Bazı filmler insana dokunur. Herkese farklı dokunur.  Bazen bir coşku, bazen derin bir hüzün bazen de tarifsiz bir şeyler hissedersiniz. Ve bunları yani hissettiklerinizi hemen bir yerlere not düşmek gerek bence. Çünkü film bittikten sonra (aynı şey kitap için de dinlediğiniz bir müzik için de geçerlidir) araya hayat girer ve artık dışarıya, dış dünyaya aitsinizdir. Oysa film seyrederken veya kitap okurken veya müzik dinlerken siz oldukça içeridesinizdir. Kendi içinizde. İşte kendi içinizde iken o an veya o anlar tüysü bir şeydir.  Bittikten sonra hayata döndükten sonra o karmaşada biraz önce hissettikleriniz uçar gider. An geçmiştir. Artık “anda” değilsiniz.

Amarcord’u seyrederken ve film bittiğinde hissettiklerimi hemen not ettim ki unutmayayım. Düşündükleriniz, gördükleriniz aklınızda kısmen kalıyor da hissettiklerinizin detayı kayboluyor.  Dediğim gibi tüysü bir şey.  Uçuşup gidiyor.

Amarcord. Şu meşhur film. Fellini’nin baş yapıtı. Başladım seyretmeye. Tabii ki büyük bir beklentim var. Kült bir film olduğunu biliyorum. Fellini sonuçta. İlk yirmi dakika geçti. Huzursuzlanmaya başladım. İçimden, nedir bu ya? ne anlatıyor, hiçbir devamlılık yok, bir konu yok, diye geçiriyorum. Böyle söylenirken bir yandan da acaba ben mi anlamıyorum diye kendimi de suçluyorum… Tabii ki seyretmeye devam edeceğim. Hiç bırakır mıyım? Neredeyse yarım saat geçti belki de daha fazla. Bir baktım ben filmin içindeyim. Filmdeki ailenin annesi Miranda hastalandı ve öldü. Sanki bu kadın yan komşum sevdiğim biri gibi çok üzüldüm. Tuhaf bir yakınlık hissi.  Neredeyse ağlayacağım. Allah Allah ne oluyor bana? Bu bir film ya dedim kendi kendime. Üstelik baş rol oyuncusu filan da değil.  Zaten filmde başrol oyuncusu yok. Herkes kendi hayatının başrol oyuncusu gibi. Ve film ortalarına doğru yaklaşırken hayatın kendisinin içinde olduğunuzu anlıyorsunuz. O müthiş kaos.  Bildiğimiz ve yaşadığımız hayat. Sevinçleri, umutları, ergenlik krizleri, ilişkilerin çeşitliliği, aile ilişkileri ve tabii ki aldanışlar, hüzün ve ölüm …. Bütün bunlar hayallerle, rüyalarla birlikte anlatılmış. Masal gibi. Yani Fellini hayatı, o katı gerçekliğe fantastik ögeler de katarak anlatmış. Düşlerden arındırılmış, hayallerin tükendiği bir hayat zaten olmaz. Olamaz.

En güzeli de ne biliyor musunuz?

Film bitince içinizde bir sevinç, bir umut.  Böyle bir “an” yaşatması sanat eserinin vazgeçilemez olması demek bence.   

Film bitti ve hayatı kucaklamak için sevinçle dışarıya attım kendimi.

Deniz kenarında martılar uçuyor, insanlar koşuşturuyordu ve hayat tüm anlaşılmazlığı ile akıp gidiyordu.  

                                                                                                                 Feride Cihan Göktan

                                                                                                                   Ağustos 2023

Amarcord. 1973. Dramatik komedi. Yönetmen Federico Fellini 

 

6 yorum:

  1. Çok güzel anlatmışsın hemen izleme isteği uyandırdı. Emegine saglik

    YanıtlaSil
  2. Ay ne kadar içten ve samimi bir anlatım olmuş,sanki karşılıklı
    sohbet gibi..İzleyeceğim..
    Teşekkürler.🙏🙏💐

    YanıtlaSil
  3. Çok sevdiğim tekrar tekrar izlediğim filmlerden.kucuk
    rahibe sahnesini merakla beklerim.kendi çocukluğumda ki mahalle simalarimi hatırlarım .cok güzel anlatmışsın feridecim. Öbür yorumlarını da bekliyorum.asuman Özütemiz

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. teşekkürler sevgili Asuman. evet aynen dediğin gibi. ne kadar ilginç sahneler de vardı değil mi? 🌹

      Sil