Feci'nin Blogu

25 Eylül 2024 Çarşamba

Büyük Ustalar Büyük İşler

 

         BÜYÜK USTALAR  BÜYÜK İŞLER 
                (bu sergiyi kaçırmayın derim)
Dün bir sergiye gittim. Büyük Ustalar Büyük İşler. Bu isim abartılı gelmesin. Gerçekten de içeride büyük işler var. Afişte Salvador Dali ve Pablo Picasso ismini görünce teslim oluyorsunuz zaten. Ancak sergide heme n tüm resimler ve ressamlar bu iki isim kadar müthiş. Gerçi Picasso ve Dali’nin orijinal resimleri yerine eskizleri var. Olsun. Tabii ki kendileri alıştırma yapmış ve bir kenara atmış olabilirler ama sanatseverler için onların fırça veya kalemlerinin değdiği her çizgi önemli.  Bu  Picasso ve Dali  eskizlerin haricinde TARKEM ve ECN Art Gallery’nin ortak düzenlediği bu sergi için düzenlenmiş  duvarları sakin bir tarzda  düzenli  olarak sıralanmış oldukça büyük  boyutlarda orijinal tablolar kaplıyor. . Devrim Erbil, Nuri İyem, Fikret Otyam, Mehmet Güleryüz, Komet gibi çok bildiklerimiz ve ayrıca resim sanatıyla ilgilenenlerin yakından tanıdığı ünlü ressamların eserleri. Bazılarının üzerine galerinin açık çatısından düşen gün ışığının oyunları  bu atmosferi daha bir sanatsal kılıyor.💖

Resim sanatının çeşitli akımları bu sergide birlikte sunulmuş. Sürrealist, modern, post modern, hiperral ist, ekspresyonist vs.

Her tablonun önünde keyifli bir zaman harcamanız mümkün. Bazılarından çok etkilenebilirsiniz tabii ki. Bu kişiden kişiye hatta kişilerin o anki algısına göre bile değişebilecek bir şey. Zaten sanatın güzelliği o değil mi? Algılarımızın ve yorumlarımızın çeşitliliği.

Mesela  benim önce fotoğraf sandığım devasa  boyutlarda bir kaplan. Sanki üstünüze üstünüze geliyor. Arkadaşım tabii ki bu bir hiperrealist  bir resim dedi. Gerçekten inanılmaz. Foto gerçekliğinden daha gerçek.. İnsanın sanat  gücünün teknolojiyi alt edebileceğinin kanıtı.

 Etkilendiğim diğer bir resim.  Yalçın   Gökçebağ’ın  127X 97cm. boyutundaki tablosu. Resimdeki hangi dağ bilmiyorum ama ben Ağrı Dağı’nda geçen bir kurgu roman yazdığım için artık her dağı Ağrı’ya benzetiyorum. Muhteşem işlenmiş ayrıntılarına hayran bırakan bir dağ ve kış manzarası.

  

Tabii ki Fikret Otyam’ın imzası gibi olan kocaman siyah sürmeli ve kara gözlü kızlara ait iki tablosu yan yana duruyor. Gözlerin karanlık derinliğine fazla dalmamak için fazla bakamıyorsunuz. Sanki bir kuyu gibi.

Dediğim gibi sergideki tüm eserler, serginin ismini çok haklı kılıyor. Büyük ustaların büyük eserleri.

Sadece bu eserler değil serginin yeri de çok etkileyici.. İzmir’in geçmiş yüzyılından kalma ve halen hayatın tüm kalabalığı ve hareketliliği ile aktığı, esnafın tüm çığırtkanlığı ile tam bir yaşam mücadelesinin olduğu  Kemeraltı Havra sokağının bitiminde o büyük ahşap kapıdan sessiz bir sanat ortamına şaşırarak girmek. Oldukça paradoksal bir durum. Ama işte bu paradokslar,  hayatımızı  rutinden çıkarıyor. Böylece Kemeraltı  ziyareti ile bir Havra sokağına giriş ve arkasından muhteşem bir sergi ile günlük kaygılarımızdan uzaklaşıyoruz. Yaşasın sanat.🙂

Ben tekrar gidip bu güzel sergide biraz daha vakit geçirmek istiyorum. 10 Ekim’e kadar açıkmış. Kaçırmayın derim.

                                                                                                      Feride Cihan Göktan 2024 Eylül 

Tür. Sergi.  

Tarih/Saat. 10 Eylül 2024 10:00 <-> 10 Ekim 2024 18:00.

· Etkinlik Merkezi. Tarihi Akın Pasajı

· Adres. Kemeraltı Çarşısı, 927 sokak No:27-1 A Konak İzmir.

· Organizasyon. Tarkem.

· Web Sitesi. www.tarkem.com.

· Organizasyon Telefon. +90 2324820528.
























































11 Eylül 2024 Çarşamba

Failler Güçlü Olunca…

 

Failler Güçlü Olunca…   

Bu küçük kız Narin için söylenecek bir şey bulamıyorum. Bir kurgu olmadığını kendime hatırlatarak soluksuz olan biteni takip etmeye çalışıyorum çoğu vatandaş gibi. Sadece midem bulanıyor ve eminim herkes aynı durumda. Ah! Demekten başka bir şey söyleyemiyorum. Ah! O en içeriden gelen ah titreşimlerinin beynimin kıvrımlarının en ücra köşelerine kadar gittiğini ve vücudumun enerjisini de tamamen boşalttığını hissediyorum.😥 Küçücük bir kız 20 hanelik küçücük bir köyde kocaman dehşetengiz bir cinayete kurban gidiyor. Derin bir sessizlik var. Herkes susuyor sadece ortada bir çocuk cesedi var. Bütün köylü orada. Hepsi susuyor. Sorgulamalar çapraz şekilde devam diyor. . Neden konuşmuyorlar?  Cevap Toplumsal vicdansızlık, organize kötülük, konuşmayan şeytandır, feodal düzen vs. vs. tabii ki bu kadar değil.

Haberlerden anladığım kadarı ile bu sözü geçen aile o çevrede oldukça varlıklı ve güçlüymüş. Herkes sustuğuna göre belli ki bu işin çekirdeğinde bu aileden güçlü birileri var. Hiyerarşinin olduğu her kapalı toplumda  “bildiklerini” söylemek bizim gibi coğrafyalarda yürek ister. Paranın her kapıyı açtığı, güçlünün hep haklı olduğu düzenlerde öyle kolay değildir güçlünün aleyhinde konuşmak, bildiklerini söylemek. Onun için gizli tanıklık filan var. ( işin içinde para ve güç olunca gizli tanık olmak da çok kolay değil.

Bu yaşanan olay çok kötü. Bir insanın bilerek isteyerek yok edilmesi. Bedeniyle ruhuyla her şeyiyle küçük kız yok artık. Türkiye’de bunun gibi faili meçhul çok cinayet var. Konuyu nereye getirmek istiyorum: Hiyerarşik ve kapalı toplumlara. Mesela bir aile. Mesela  ast üst ilişkisinin olduğu bir eğitim birimi (ilk okulda bir sınıf bile olabilir veya bir fakülte ) Buralarda evet tamam tabii ki öyle cinayetler olmuyor ama buralarda da herkesin son derece sessizlikle karşıladığı ne haksızlıklar, ne  yanlış uygulamalar ne duygusal baskılar hatta sebebi anlaşılamayan  intiharlar. Bu kapalı toplumlarda yani korkan ve korkutan elemanların olduğu,sorgusuz sualsiz katı bir hiyerarşik düzenin sürdüğü kurumlarda herkes sessizdir. Erken öten horozu keserler. Egemen  düzenini kurmuştur. İstemediğini dışlar. İşte o büyük çoğunluk ki  bu olayda  sessiz kalan tanıklara tekabül ediyor ve  bilmezlikten gelerek kendini koruyor. Bu çoğunlukla böyledir.

Düzen bu. Günlerdir televizyon ve basından takip ettiğim kadarı, kurumsal veya akademi çevresinden gelen gazeteciler veya üniversite hocaları, bu olayda köylülerin ser verip sır vermemesini hiç konuşmamalarını çok yadırgıyorlar. Hatta lanetleyenler var. Valla ben de açık oturumlarda veya köşe yazılarında bu sessiz köylüleri yadırgayanları yadırgıyorum. Acaba diyorum bu arkadaşlar, bu üniversite hocaları çalıştıkları kurumlarda ve akademilerde kalkıp hep doğruyu mu söylediler? Haksızlığa hep karşı mı çıktılar? Egemen olandan değil de zayıftan yana mı oldular? Hiç zannetmiyorum. Ne yazık ki dünyanın düzeni böyle. Hep güçlüden yana.

Korkunç cinayete dönersek insanların bu kadar sessiz kalması ne yazık ki yukarıda anlattığım gibi atasözlerinde bile hep vurgulanan sessiz kalma üzerine kültürel bir kodumuz da var. Güçlüden korkuyoruz. Tabii ki doğrusu bu değil. Kol kırılırsa yen içinde kalmamalı. Konuşmalı ve güçlüye itiraz edebilecek güvencede olmalı herkes. İşte bu çok önemli. Konuşmaktan doğruları söylemekten korkmamak.

Tabii ki bu arada söylemem gerekir ki hep doğrudan hep iyiden yana olan ve en önemlisi her ne pahasına olursa olsun kendi geleceği ve hatta hayatı pahasına her şeyi göze alarak konuşan insanlar da var. Çok az bile olsa. Bu dünya birazcık güzellik içeriyorsa öyle insanlar sayesinde.

Umarım bu vahim olayda vicdanlı insanlar gerçeği ortaya çıkartır her ne pahasına olursa olsun.

                                                                                                  Feride Cihan Göktan

 https://noktahaberyorum.com/nhy-1913.html?fbclid=IwY2xjawFOqrRleHRuA2FlbQIxMQABHSHwEXWUQJvjt1gPdo3sq-W-2eOdBm1vOpmP1CJVKJiHOhytI_uhTgSILA_aem_I1XXkKuLlpfNDEXrd3-cJg#google_vignette

 

 

1 Eylül 2024 Pazar

Bir film : Son kelime Last Word (2017)


 

Bir film : Son kelime  Last Word  (2017)

Yönetmen :Mark Pellington Oyuncular: Shirley MacLaine Amanda SeyfriedAnnJewel Lee Dixon

Trt2 de seyrettim. Güzel film. Hem de çok güzel. Tek seyredimlik. Hani iki üç belki de dört defa seyredilecek her seyrettiğinde başka şeyler anlayacağın bir film değil. Tek seyredimlik. . Ama çok güzel. Öyle anlamakta zorlanacağın derin derin katmanlar, metaforik anlamlar, mitolojik  göndermeler filan yok. Düz, sade ve hayatın içinden. İnsanı hem güldüren hem ağlatan cinsinden. Zaten türüne dram-komedi yazmışlar. Başrol oyuncusu 
Shirley MacLean. 1934 doğumlu. Google’a baktım. Şükür ki  doğum tarihi var sadece. Film 2017’de gösterime girmiş. Yani  Maclean bu filmde 83 yaşında. Ama bir görmelisiniz. Zaten çok yetenekli ve güzel bir artist de ya 80 yaşından sonra bu kadar mı yakışır insan beyaz perdeye.. Di ğer oyuncular da tabii iyi. Kurgu, senaryo çok iyi. Dediğim gibi hiç yorucu değil ve hayatın tam içinden. Su gibi akıyor.🚿

Konusu çok  ilginç ve sürükleyici olmasına rağmen anlatmayayım da spoiler olmasın. Ama vermek istediği mesajlar çok çeşitli. Bir tanesi özgüven üzerine. Mesela şöyle bir söz vardı yaşlı bilge kadının genç arkadaşına söylediği: özgüvensiz bir tutku olmaz. Tutkulu olmak için özgüvenli olman lazım. Aşkta da işte de böyledir.(mealen )  Daha bunun gibi grift olmayan oldukça anlaşılır ancak hayata dair insana dair dokunaklı ifadeler var.

Filmin sonuna doğru ağladım. Bu acımasız dünyada gittikçe katılaşan duyarsızlaşan duygularımızla  ağlayabilmek😥… Bu filmin başarısıdır bence.✔

KISACA: Rahat izlenen insanı güldüren ağlatan bir kere seyretmenizin yeterli olacağı çok güzel bir film. Benden söylemesi😀

#trt2 

                                                                                                                               Feride Cihan Göktan