Feci'nin Blogu

13 Haziran 2017 Salı

Siz hiç BT veya MR çektirdiniz mi?



                                            Siz hiç BT veya MR çektirdiniz mi?
Bu sorunun cevabını biliyorum. Bu satırları okuyan hemen herkes bu cihazlar ile mutlaka tanışmıştır. BT veya MR çektirmeyen kaç kişi vardır diye sormak belki daha ilginç olabilirdi.





Bilgisayarlı Tomografi (BT),  X ışını kullanıyor. X ışını…  Gizemli bir ışın. Gün ışığı gibi görünmüyor. Ay ışığı gibi parlamıyor gözümüze. Sesi yok.  Kokusu yok. Tadı yok. Dokunamıyoruz. Kısaca beş duyumuzla algılayamıyoruz.  Ama kendince olan dalga boyu ile delip geçiyor veya bir yerlerde birikiyor. Bir enerji. Bu enerji sayesinde iç organlarımız görüntüleniyor. Evet görüntüleniyor. Bu çok önemli. Bu sayede küçücük tümörler yakalanıyor ama bilinmeyen öngörülemeyen ölümcül, kanser edici etkileri de var. Özellikle hücre yenilenmesi çok olan organlarda ve dolayısı ile çocuklarda çok ama çok dikkatli kullanılmalı. Bu ne demek? Öyle herkese uluorta kullanmayın demek…
Manyetik Rezonans(MR) halk arasında söylenişle emar cihazı, BT gibi X ışını kullanmıyor.  Hastaya bir zararı yok, dokuya saygılı ama hem maliyeti yüksek hem de çok iyi bir protokol ile yapılması ve de profesyonelce yorumlanması gerekiyor. Organlarımız hakkında çok detaylı bilgi vermesine karşın gereği gibi yapılmazsa teşhisleri karman çorman ediyor. Yanlış sonuçlara varılıyor bu nedenle. Kafa karıştırıyor. Aynen BT gibi MR’ın da uluorta kullanılmaması gerek. Yani bu tetkikler hasta istediği için değil, ilgili klinisyen ve radyolog işbirliği ile gerektiğinde yapılacak tetkikler… Dikkatli ve özenli yapılacak tetkikler. Ama Türkiye’de hem MR hem BT öyle bir ulu orta kullanılıyor ki bunu en iyi biz hekimler biliriz. Hepimiz biliyoruz bu gerçeği.
İstatistikler de söylüyor zaten.  BT de dünya sekizincisi, MR da dünya birincisiymişiz. Ne birincilik ama!  En ufak parçasına, bakımına kadar dışarıya bağlı olduğumuz bu cihazlarda ürettiğimiz ve üstelik bu cihazların ana vatanı ülkelerinin ürettikleri işe göre tuhaf bir şekilde çok daha ucuza ve çok daha fazla sayıda BT VE MR tetkikinde dünya birincisiyiz Bu da şu demek; Ucuz iş gücü. Boşa iş gücü ve Kalitesiz iş…
Ne yapmalı? Bu hafta sonu Radyoloji Derneği Prof. Dr. Tamer Kaya başkanlığında buna çare aramak için toplantı yapacak. Ne yapmalı toplantısı. Bir çözüm bulunacak mı? Hayır. Acı ama gerçek: Bu sağlık sistemi bu şekilde devam ettikçe hiçbir şey yapılamaz. Sağlıkta dönüşüm projesi uygulamaya geçtiğinden beri hasta müşteri, doktorlar köle,  hizmet satın alınan şirketler ve hastaneler işveren kapsamında çalışıyor. Hem de bazıları filan değil hepsi. Devlet üniversiteleri dâhil bütün özel hastaneler, devlet hastaneleri. Hepsi… Bir doktor ne kadar çok iş üretirse (yani ne kadar çok hasta bakarsa) nasıl baktığı değil ne kadar çok baktığı üzerinden para alıyor. (öyle matah paralar aldıklarını da sanmayın Amerikalı meslektaşlarının onda biri belki de daha da az) Diğer bir yandan da nasıl baktığı veya yanlış yapıp yapmadığı üzerinden de ceza yiyebilir korkusu. MALPRAKTİS endişesi. ( bakın bu malpraktis cezaları oldukça yüksek, Amerikalı meslektaşları kadar belki de daha fazlasını ceza olarak ödüyorlar) Yani bu durumda bir doktor hastasına bakarken sandviç olmuş durumda. Bir yandan hızlı hasta bakacak, hızlı ameliyat edecek, çabuk tedavi edecek ve bir yandan da aman yanlış teşhis koymamayım korkusu. Bu ikisi arasında ezilip kalma durumu. Hatta bir de hasta memnuniyeti meselesi var. Bu sıkışmışlık durumunda mecbur hem BT hem MR isteyecek. Hatta yalnız bununla da kalmayıp ultrason, pet/BT, elinde ne varsa isteyecek. Hastanın vücudunun her yeri için isteyecek. Hatta hiç hastaya bakmadan muayene bile etmeden isteyecek (başka ne yapabilir ki, 10 dakikada bir yeni hasta zili çalıyor) Bütün bu çok, fazlasıyla çok istenen tetkikler yine bir insan evladı radyologlar tarafından raporlanacak. Günde 100/ 150 BT 100 MR filan raporlanıyor çoğu hastanede. Hatta bazı özel hastaneler daha çok kazanç sağlasınlar diye bu filmleri film başına 2-3 TL den yanlış duymadınız 2 TL’dan internet üzerinden bu konuda hiç tecrübesi olmayan radyologlara bile okutuyorlar. Bu nedenle çabuk çabuk ama hiç iddialı olmayan çoğu kere yalan yanlış veya bir hata korkusuyla hemen bütün tanıları kapsayan her anlama çekilebilen raporlar yazılıyor. Çoğunlukla teknik olarak iyi olmayan filmler. Bu kadar çok tetkik bu kadar az zamanda bu kadar az radyologla. Başka bir çareleri var mı?
Durun daha bitmedi. Bu üniversitelerdeki bu performans rüzgârı (fırtınası demek daha doğru ) nedeniyle, yani çabuk hasta bakıp tedavi edip hasta başına para kazanma sistemi nedeniyle çoğu hekim zahmetli işlere girmiyor. Örneğin Whipple ameliyatını hiç yapmak istemeyen cerrahlar var artık. İsteksiz. Onun yerine beş adet apandisit ameliyatı yapar. Apendisit teşhisi içinde Ultrason, BT ve  hatta MR  ister. Daha çok performans puanı alır . Üstelik daha az stresli.
Daha bitmedi: Üniversite ve eğitim hastanelerinde eğitim gittikçe zayıfladı ve neredeyse durma noktasında. Çabuk hasta bak, çok hasta bak sisteminde kim kime bir şey öğretmek için yavaşlar? Yaklaşık 10 yıl sonra bence hiçbir şey bilmeyen hekimler hastanelerde hasta bakıyor olacaklar.
Bu yazıyı bütün bu yazdıklarıma itiraz edin hayır öyle değil böyle yok canım o kadar da kötü değil abartıyorsun deyin diye yazdım. Keşke itiraz edecekler olsa. Ama inanın eksiği var fazlası yok.
Bu durum nasıl düzelir ben soruyorum şimdi. Sorunlar o kadar arapsaçına dönmüş durumdaki ilk başta söylediğim gibi zor hatta bu sağlık sistemi içerisinde imkânsız gibi.
                                                                                 Feride Cihan Göktan

İlgili haberler.

http://www.haberturk.com/saglik/haber/1519209-radyolojide-cihaz-az-ama-tetkik-fazla

8 yorum:

  1. Güzel yazılmış teşhis doğru. Biz radyoloji teknikerleri olarak üretilen tetkik kalitesini yetersiz buluyoruz. Bu da sizlerin raporlarına yansıyor. Bir şekilde ortak görüşmlerle bu sorun çözümleri hakkında fikir birliğine varılmalıdır. Yazınız için tekrar teşekkür ederim.
    Aydın Kuran
    Radyoloji Teknikeri
    Türk Medikal Radyoteknoloji Dernerği.
    Başkan Yardımcısı

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aynı geminin içinde yol alıyoruz batmamak için çirpiniyoruz ne yazık ki ....
      Sevgilerimle

      Sil
  2. Elinize sağlık Feride Hanım. Gerçekten eksiği var, fazlası yok yazdıklarınızın.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet hepimiz bu yanlış gidişatın farkındayız değil mi ?
      Teşekkürler
      sevgilerimle

      Sil
  3. Ağzınıza,yüreğinize sağlık...Bam teline dokundunuz...Eskiler aklıma geldikçe ''Dönülmez akşamın ufkundayız....''mırıldanıyorum....Sevgilerimle. ''İzninle payla
    şabilirmiyim?''

    YanıtlaSil
  4. Tabii ki.... paylaşılması konuşulması tartışılması için yazıyorum ...geri dönüşler çok önemli .Tabii ki paylaşın sevgilerimle

    YanıtlaSil
  5. Evet cok dogru bir yazi,ağzınıza sağlık...
    Lakin,bu gerçekler de çok dramatik çünkü bu sağlık ve birgün birimizin yolu buralara dusutor:((

    YanıtlaSil
  6. Bilgilendirici bir yazı. Teşekkürler.

    2ç.h.b (Çabuk hasta bak, çok hasta bak)

    Karşıyaka Devlet Hastanesi'nde ışın hızıyla hastaya bakan doktor tanıdım. 1-1,5 dakika içinde derdimi anlattım (anlatabildim mi?), sorduğu sorulara yanıt verdim (verebildim mi?) ardından koluma iğne yaptı. Tenisçi dirseği sorunuyla gitmiştim, doğal olarak sorunum devam ediyor. Yani 2ç.h.b kurbanlarından biriyim ve tabi ki doktorlar da.

    YanıtlaSil