Feci'nin Blogu

18 Kasım 2018 Pazar

Napoli’nin Sırrı. Ne sırmış be!





Üniversiteden bir arkadaşım Ferzan’ın filmine git, beğeneceksin deyince,  hava şartlarına aldırmaksızın  yağmur çamur demeden  bir  arkadaşımla birlikte gittim.
 Karaca’da oynuyor. Salon küçücük haliyle dolu görünüyor. Çok fazla bir reklam göstermeden başladı. Arkadaşım gerilim türü imiş diye uyardı film başlarken.  Napoli’nin Sırrı. Ferzan Özpetek  damgası  var. Güzel bir film seyredeceğiz duygusu… Neyse, film bir adamı merdivenlerden inerken kurşunlayan hem de kararlı ve acımazsızca kurşunlayan bir kadının perişan yüzünün görüntüsü ve hemen arkasında beliren küçük bir kız  çocuğunun şaşkın bakışlarının ekranda donduğu gerilim sahnesi ile başladı.  Bir sonraki sahne yine gerilimli bir teatral sahne (erkek kadın ilişkilerinin anlatıldığı mitolojik öğelerle süslenmiş)  Hemen sonra oldukça sert erotik sahnelerle film akmaya devam ediyor.  Film kahramanı bir adli tıp uzmanı kadın doktor.  Hastaneden çağrıldığında otopsisine girdiği adamın bir gece önce ilk defa görüp tanıştığı ve birlikte olduğu adama ait olduğunu cesedin kalça üzerindeki dövmesinden anlayıp haliyle baygınlık geçiriyor. Cesedin gözleri oyulmuş. Korkunç bir sahne. Buraya kadar anlattığım gerilimli başlangıç ve çok sert erotik sahneler sonrasında film gelişmeye başlıyor. Cesedin kimliği araştırılıyor. Bu arada doktor hanım,  o gece birlikte olup sonra otopsisine girdiği adamı caddede, metroda görmeye başlıyor. Hayal görüyorum diye büyücüye filan gidiyor. Sonra adamın gerçek olduğunu ve ikizi olduğunu öğreniyor. Yani tuhaf yok canım bu kadar da olur mu, Brezilya dizisi gibi oldu diye aklımdan geçiriyorum.
Filmin ikinci yarısında ailenin sırrı açıklanıyor: O küçük kız, filmin başındaki cinayete şahit olan o küçük kızın, filmin kahramanı olan adli tıp uzmanı  olduğunu şıp diye anlıyoruz. Film süresince bir yandan cinayet araştırılıyor, bir yandan katledilen adamın ikiz kardeşiyle yaşanan yine başlangıçtaki gibi sert aşk sahneleri.  Erotizmden pornografiye kaçmış sahneler.
Tuhaf bir film.  Gözleri oyulmuş bir ceset. Gözleri oyuk bir biblo. Tarihi eser kaçakçılığı yapan bir şebeke. Katil suratlı  bir sevgili. Film hiçbir şey olmamış gibi bitti.  Herkes birbirine o neydi bu neydi diye soruyordu yüksek sesle… Kısaca güzel bir film değildi. Arkadaşım da filmin sonunu anlamadım deyince kahkaha ile gülmeye başladık. E, filmin sonunu anlamadıysak zaten hiçbir şey anlamamışızdır, dedim ona. Takside konuşmaya devam ediyoruz. O neydi, bu neydi diye… Ya dedi, şimdi Caner abi  olsa bunu anlatırdı, ya da Recep olsaydı kesinlikle anlar bize anlatırdı. Arkadaşımın bu lafına çok içerledim. Ya dedim, biz geri zekalı mıyız? Dur dedim ben sana anlatayım da, gözüne gireyim. Önce, bak  dedim, bu kız çocuğunun travmasını düşünelim. Annesi,  babasını gözünün önünde öldürüyor sonra da kendisi intihar ediyor. Sebep de babasının başka bir kadın (teyzesi)  tarafından annesinden çalınması…  Yani filmde gözlerin şahitliği var ve sadakatsizlik var ve korkunç bir travma var. Bu travma nedeniyle kahramanımız gerçek bir ilişki yaşayamıyor, dedim. O otopsisini yaptığı adam gerçekten bir tarihi eser hırsızı. Kadın bir gece önce bu adamla birlikte olduğunu  hayal ediyor sonra tekrar hayal ederek ona bir ikiz kardeş uyduruyor. Anne/baba travması gerçek hayatla bağlantısını koparmış yani. Arkadaşım bu açıklamamı beğendi gibi ama yine de itiraz etti: yok dedi,ilk sevgili gerçekti hayal değildi.Fotoğraflar var dedi. Haklıydı. İyi de o zaman pek bi basit olur senaryo. Çocukluk travması ile hiç tanımadığı bir adama deli gibi bir gün içinde aşık olması ve her yerde onun hayalini görmesi arasında nasıl bir bağlantı var? 
 Yani benim bu açıklamalarım da pek tutarlı değil gibi. O tarihi eser kaçakçısı ile  meslektaşı otopsi arkadaşının arasındaki ilişki ne? Ailesinden o üç kadının bu cinayetteki rolü ne? (o üç akraba kadın da kaçakçı mı?) Sonrasında ikinci otopside gösterilen o şişman kadın cesedi kim? Büyücü kadın mı? Neden öldürülmüş? Biz gerçekten geri zekalı mıyız?  Bakalım arkadaşımız Caner Fidaner anlamış mı? Recep bize anlatabilecek mi?  
Valla , Ferzan Özpetek’in bu filmini  beğenmedim.  Bir kere çok sert. Rahatsızlık verici. Ayrıca anlaşılamayan ilişkiler ve derinliği verilemeyen diyaloglarla dolu. Müzik ve Napoli görselliği için  tabii ki güzel. Ama  gitmezseniz bir şey kaçırmış olmuyorsunuz. Bence tabii ki…
                                                                                                    Feride Cihan Göktan

1 yorum:

  1. Teveccühünüze lâyık olmaya çalışacağım efendim. :) Sinema Dostları grubumuzdaki tanıtım ve tartışmalarda bazı konulara açıklık geldi. Fakat özet olarak söyleyeyim, filmi özellikle senaryo açısından zayıf buldum. Farklı konular yanyana gelmiş ama tek potada eritilememiş, eklektik bir film ortaya çıkmış.

    YanıtlaSil