Feci'nin Blogu

30 Mayıs 2020 Cumartesi

KORONA GÜNLÜKLERİ 32

KORONA GÜNLÜKLERİ  32

Apartman görevlimiz ile sohbet. Böyle bir köşe mi yapsam bilemedim.😘



Bu korona günlerinde yaklaşık 2.5  aydan beri akşamüstü  saat 6 civarı ve sonrası  devamlı evde olduğumdan eskiden karşılaşmadıklarımızın sayısı kadar karşılaşıyoruz onunla. Tabii ki iki kelime konuşmaca. O maskeli 😷 ve mesafeli. Çöpleri alırken günün ahval ve şeraitine ait bir iki kelam:
-Ya, dedim. Ben artık günleri karıştırdım. Sen bu sabah gelmedin? Bugün Pazar değil de mi?    
 - Yok bugün cumartesi, dedi.  
-Ha doğru bugün kısıtlamanın birinci günü. Sen de ondan gelmedin. Haklısın.
-Artık bu hafta son, şükür, haftaya yok. Ama benim çocuklara yasak devam ediyor yine, diye ilave etti.
- 65 yaş üstüne de onlara da devam ediyor, dedim. Ardından ilave ettim ne kadar saçma, her yer açık, ama onlara kapalı.
-Vardır bir bildiği Sağlık Bakanımızın, akıllı bir adam o, deyince ben biraz da parlayarak,
-ya ne bildiği olacak, bilim kurulu üyeleri yaşlılarımızı çok seviyoruz, onları antika eşya gibi korumalıyız diye saçma sapan konuşuyorlar, dedim.
-Ama biliyor musun dedi bilgiç bilgiç ve gözlerini devirerek.  - bak Amerika’da ne oldu,  hep yaşlılar öldü. Trump çıktı yaşlılar ölecek onlardan bana ne, bana gençler lazım dedi. Adam  yaşlıları öldürüverdi işte. Bizim hükumetimiz öyle değil.
Ben ne diyeyim şimdi. Durdum kaldım. O sırada iki büklüm eğilerek  çöpleri yerleştiriyor. Sonra yorgun yüzüyle döndü :
- bak bugün roketleri de patladı, Oh, çok iyi oldu dedi. Uzaya gidecekmiş pislik.  Bizim başımıza da PKK’yı sardı. Ama işte Allah cezasını verdi.  Böyle her şeyi yaparım, yaşlıları da öldürürüm dersen roketin de böyle patlar. Gününü gördü işte. 
Yüzünün çizgileri arasından ışıltılar geçti sanki bunları söylerken.
Gene bir şey diyemedim. Sadece İyi akşamlar deyip kapattım kapıyı.
Yok yok bu Trump’ın iki yakası bir araya gelmez. Düşünün bu sadece yeryüzündeki bir apartman  daire kapısı önünde üç dakika içinde yapılan bir beddua. İyi ki böyle Amerikan Başkanı filan olmamışım yanlışlıkla😂😂😂. Beddua üzerine beddua👺… ne kadar korkunç Valla…
            Yalnız sonradan hemen öğrendim ki  dediği patlama aynı şirketin Mars'a gidecek farklı bir modelinin prototipinin deneme uçuşu sırasında olmuş.. O uzaya gidecek olan patladı sanıyor ve ona seviniyordu garibim. 

Dünya bilinmeyen bir virüsten kırılırken bu gece, tarihi de yazayım  30 mayıs 2020'de saat 22.30 da ilk defa bir özel şirket uzaya insanlı araç yolladı.  Daha sonra da Mars'a gidecekler. Onun uçuş denemeleri yapıyorlar.  Hey yavrum hey! Bu Dünya kimin umurunda.🤔 Hiç takan yok. Ne hali varsa görsün. Korona, açlık, iklim değişikliği,ırkçılık. İlle de Mars'a gidilecek. Burası yeteri kadar kirlendi. 
Halen Amerika’da  yoksullar korona ile kırılırken, daha dün siyahi bir adamcağız nefes alamayarak, ayı gibi bir adamın dizinin altında kıvranarak ölürken, bugün hepimiz bütün dünya  ELON Musk’ın  uzaya fırlatılan roketini heyecanla ve keyifle seyrettik. Veli, bu kadar sinirlenmekte haklı. Elinden gelen bu. Kapı aralığında üç beş dakika içinde neye ve kime olduğunu tam olarak bilemediği nefretini söylemek ve beddua etmek. Bu dünyanın düzenine böyle dayanabiliyor ne yapsın? 😪 
                                                                                               
                                                                                                 Feride Cihan Göktan
                                                                                                 30 .mayıs .2020 

28 Mayıs 2020 Perşembe

KORONA GÜNLÜKLERİ 31


KORONA GÜNLÜKLERİ 31
Bir dolmuşta gidiyorum. Sanki korona hiç olmamış gibi hissettim bir an. Çok da kalabalık değil gerçi. Yan koltuk boş. Ama her yer kalabalık geliyor gözüme. Yalnız benim gözüme değil. Herkes birbirine tiksinti ve korku ile bakıyor, cüzzamlı pardon koronalı gibi.   Şoförün yanında bir kişi. Ensesinden görüyorum. Şoför beyin maske çenede. Hızlı gidiyoruz. Yol kalabalık.  Karşıdan gelenler, bizi geçenler filan. Aaa! zınk diye durduk. Hatta hafifçe sallanarak zınkladık. Şoför bey atladı aşağıya.  Aha! dedim büyük ihtimal lastik patladı. Diğer yolcular öyle oturuyorlar, sakin.  Ben merakla camdan bakıyorum şoför geri gelecek diye. Adam yok.  Hay salak, biniverseydin taksiye diye kendime kızıyorum. Şimdi kaldın işte. Hem de içeride en az 6 kişi var. Korona solu bakalım. Yüzüm bu mutsuzluk ve huzursuzlukla şekil değiştirip kararırken aaa! bir de baktım kalktık. Gidiyoruz. Şoförü aradı gözlerim, koltuk boş, şoför yok ve biz gidiyoruz.  Olamaz. Karşıdan kocaman bir kamyon. O heybetli ön camları ve yüksekliği ile üstümüze üstümüze geliyor biz de onun üstüne. Gözlerimi kapattım.  Hiçbir şey olmadı.  Ben bağırıyorum çağırıyorum ama sesim çıkmıyor gibi. Ya diyorum şoför yok, gidiyoruz! Ön koltuktaki adam dünyanın en soğuk suratı ile,
- İTA bu. İnsansız taşıt aracı.  Siz hangi çağdan kaldınız hanımefendi, dedi. Buz gibi  soğuk suratına yana doğru kaymış pis bir gülümseme de ekleyerek.

Kendi bağırmamla uyanmışım. Yok dolmuşta filan değil yatağımdayım. Kalktım oturdum. İnsansız araçmış. Ben hangi çağda kalmışım?  Hay senin çağına, hay senin teknolojine diyorum içimden. Kalbim küt küt..
Korona günlerinde kâbus görme hızım arttı. Eskiden gördüğüm hiçbir rüyayı hatırlamazken ve hatta neden rüya görmüyorum diye sızlanırken şimdilerde kabusla uyanıyorum hep. Bugünlerde bilinçaltı hep korkulu senaryolar ile işgal edilmiş durumda.  En son haberlerde robot baristaların  dünyanı dört bir tarafında yakında hizmete başlayacaklarını dinlediğimi hatırladım sonra.  Yeni normalde bu en basiti demişti spiker ayrıca. Haklı. Daha neler bekliyor bakalım bizi?  
Dün gece de yine yatmak üzere iken sosyal medyada ABD’li iri kıyım bir polisin bir zencinin boynuna o kahrolası kocaman iğrenç diziyle dakikalarca basarak adamı dizinin altında çırpına çırpına öldürdüğünü okudum. Sonra yine kabusa yattım yani.
Kâbus görmenin tabii ki ecele faydası yok
Ölüm sayıları, açık ve işsizlik senaryoları, şiddetin tırmanışı. İklim değişikliği, öldürücü sıcaklar, buzul çağı geliyor, ikinci dalga kapıda.

Oysa geçenlerde, gördüğüm rüyaları hatırlayamıyorum diye,  uyanıp not mu tutsam acaba, diye düşünmüştüm. Ne notu ya!  Belki de uyumamak en iyisi.
                                                                                                      
                                                                                                       Feride Cihan Göktan
                                                                                                        28.5.2020



26 Mayıs 2020 Salı

KORONA GÜNLÜKLERİ 30


KORONA GÜNLÜKLERİ 30 
Bugün bayramın üçüncü günüymüş. Öyleymiş. TV söyledi. Güzel. Sessiz sakin harika bir bayram geçiriyoruz. En azından bir değişik.😏 Yıllardan beri herkes bıkmıştı artık. Nereye gitsek ne alsak, ne giyeceğiz, kime gideceğiz demekten. Gitme, alma, giyme…Otur. Sadece otur. İlk defa evde oturarak geçirdiğimiz bir tatil oldu. Bence değişik bir deneyim. Bu kadar değişik bir şey yaşamak için Antarktika’ya gitmemiz veya bir uzay projesine dahil olmamız gerekirdi, üstelik bir sürü para ve zahmete girip
Ne gerek var tatile çıkacağım değişik insanlarla tanışacağım değişik yerler göreceğim telaşesine..🙄  En değişik insan sensin kendinsin. Dön kendine bak.  Bak neler yapmışsın bu hayatta? Geldiğin yerin koordinatları ne? Mutlu musun?  Aileni düşün, arkadaşlarını düşün. Sevdiklerini ve sevmediklerini… Hayatın anlamını ve anlamsızlığını.  Ooo… her birey  zaten kaç tane dünya eder. 😍 Tabii ki bu gezintiler, kendine yolculuklar için bazen rehber gerekebilir. O da kolay. Kütüphanede sıra sıra bekliyorlar. Bak Freud sana bakıyor, öteki köşeden Ahmet Hamdi Tanpınar sessizce onunla sohbet  etmeni  bekliyor. Yeter ki sen dinle.
İlginç değişik bir mekan mı arıyorsun?  En ilginç yer senin evin, hatta odan. Bak ne zamandan beri bu çekmeceyi ellememişsin. Aaa, yıllar önce yazılmış bir aşk mektubu!💌  O köprünün altından çok sular geçti gerçi. Olsun, bak eskiyi hatırladın ne güzel! A bak güzel kızının bebeklik resmi sıkışmış eski cüzdanın içine. Çekmecenin gözünde yıllarca durmuş. Al eline bak işte uzun uzun. 👼 Bütün o geçmiş yıllarına uzun bir koridorda gider gibi git, gençleşerek küçük kızınla kucaklaş ve hayata şükrederek geri dön. İşte bak oturduğun yerde geçmişe yolculuk yaptın. Geçmişinin müzelerini gezdin. O kadar çok yer var ki zaten gez gez bitiremezsin hiç aklına gelmeyen unuttuğun yerler. Yeter ki sen biraz dikkatli bak etrafına.
Hep müze gezmek tarihi yerler görmek istemiyorum bugün de değişik yerler göreyim. İlk defa gittiğim yerler mi olsun istiyorsun?  O da kolay. Ne güzel filmler ne güzel belgeseller var. Mesela Salgado’nun Toprağın Tuzu’nu seyret. Mest ol. Bütün dünyayı bu muhteşem adamın muhteşem fotoğrafları ile birlikte gez.  Öğreneceğin şeyler inanılmaz.  Hiçbir tur seni böyle gezdiremez. “Pippa’ya Mektubum” belgeselini seyret senin yaptığın hiçbir yolculuğa benzemeyen bir yolculuğu hüzünlenerek seyret. Kim bilir belki de ağlarsın.😪
Geleceğe mi yolculuk yapmak istiyorsun? O da kolay. Bak her yer sessiz. Kuş cıvıltıları duyuluyor. Martı sesleri   gökyüzünün sessizliğini azıcık yırtıyor gibi. Dışarısının sakinliğini kafanın içinde hisset. O zaman bu sessizlikte bu sakinlikte önünü daha iyi görebilir ve geleceğe de gidebilirsin. Sadece ileriye doğru başını çevir ve uzaklara bak. Dışarısının  sessizliği de kafanın içinde olsun. Tabii ki bu arada kahveni almayı unutma.  Köpüklü bir bayram kahvesi. Yanında da çikolata…
Üstelik bütün bu gezmeler için ister geçmişe ister yeni yerlere istersen geleceğine git. Bütün bunlar için zaman kısıtlaması filan da yok. Otobüs kaçacak uçak kalkacak saat geldi gibi zaman peşinde koşturmuyorsun.  Zamanın kendisi dümdüz oldu zaten. Ucu ve bucağı yok gibi. Yeter ki sen git, istersen geri dön, istersen üzerinden atla…Yani zamanla da oynayabilirsin. Bugüne kadar o seninle oynayıp durdu. Korona sayesinde şimdi sen onunla oyna…😘
Valla bence siz ne derseniz deyin güzel bir korona tatili yaptık bu dört gün. Hiç sıkılmadan ve keyifle… Kahve ve çikolata olmazsa olmazdı tabii ki.💖

           Bugün galiba bayram bitiyormuş. TV söyledi. Yoksa nereden bileceğiz? 😂
                                                                                                                 Feride Cihan Göktan
                                                                                                                    26 / 5/ 2020

23 Mayıs 2020 Cumartesi

KORONA GÜNLÜKLERİ 29


Korona günlükleri 29 
Bu sabah arife günü mü yoksa bayramın birinci günü mü diye kısa bir kafa karışıklığı yaşadıktan sonra neyse ki hemen toparlanıp yeni  normal günümü yaşamaya başladım. Kahvaltı sonrası, eskisinden biraz daha uzun mutfakta eğlenme ve  sonra biraz kendimce spor(tabii ki hemen sıkılmaca ) ve  bir saat uzaktan çalışma.  Bugünkü programda sokağa çıkma da var. Sokağa çıkma deyince Migros’a gitme planı. Uzak Migros’a mı gitsem, uzak dediğim yan cadde üzerinde. Yoksa hemen yakınımdakinine mi.  Apartman görevlimiz dün  yine tembihledi (her sokağa çıkma kısıtlaması öncesi  çöpleri alırken artık rutine bindi o da beni kısıtlıyor.😟) Uzak Migros’a gitmeyin ceza kesiyorlar diye. Ya her aradığım bu küçük Migros’ta olmaz ki.  Bulaşık makinesi temizleyicisi alacağım. Hani şu sepete çengelle takılan şey. Hem yürümek istiyorum. Bu bacaklar yürümek istiyor. Zaten hep uzaktakine gidiyorum ben. Uzak dediğim de 4 dakika .


Saat 2 de şapka, gözlük, maske ile çıktım. İyi ki Migros var diyorum içimden de. Ben kendim gideyim de bir bakanıyım neler gelmiş yeni. Heyecanlıyım. Migros zannettiğimden sakin. Tarihinde ilk defa arife günü böyle oluyor herhalde. Başkaları da arife ile bayramı karıştırdılar diye aklımdan geçmedi değil.🙄  Reyonlara bakıyorum aradığımı bulmak için. Yok.  Neyse önemli değil başka lüzumsuz bir şey alırım gelmişken. Yine de danışmaya bir sorayım. Danışman hemen ekrana bakıyor üzülerek yok diyor stokta kalmamış.  Ben tamam kaderime razıyken yanımdaki adam altın var mı diye soruyor. Kadın hiç şaşırmadı bi dakika diyor. Ben şok. Yanlış duydum galiba deyip adama dönüyorum. Yüzüm de maske. Adamı yüzünde de maske.😷
 -Altın mı dediniz? Burada altın mı satılıyor? İçimden de yok artık ben makine temizleyicisi bulamadım da sen altın mı arıyorsun diyorum.
Adam gayet sakin bana bankonun önündeki reklam panosunu gösteriyor.  Evet gerçekten 1gr. altın yazıyor. Bildiğimiz altın resimleri. Hiçbir şey demiyorum zaten yüzüm maskeli. Oradan hemen ayrılıyorum. Harem Altını imiş adı da. Migros 1grlık ve çeyrek altın satıyor. İhtiyacınız olursa aklınızda olsun.😂😂😂
Neyse aldığım lüzumsuz iki üç parça bi şeyle bacaklarımın yürüdüğüne de sevinerek caddeyi dönüyorum. Hiç öyle yakın Migros uzak Migros diye soran da olmadı. Ceza parası da cebimde kaldı. Seviniyorum bu duruma. Üstelik Migros’ta da neler neler gördüm? Böyle mutlu mutlu düşünürken karşımdan bir kadıncağız canhıraş bir sesle tabii ki yüzü maskeli benim de öyle belki tanıdığımdır ama haliyle bilemiyorum. Dediğim gibi elinde kocaman bir pazar çantası canhıraş bir sesle, ay hanımefendi açık mı? Sanki açık değil gibi geldi bana. Panik yaptım, dedi.
Kadıncağız benim elimde market malzemesi olmadığını gördüğü halde (aldıklarım lüzumsuz küçük şeyler ve el çantamın içinde) benim marketten geldiğimi anladı. Ben de onun markete gittiğini elinde çantası olmasa bile zaten bilirdim. Aramızda market lafı geçmediği halde birbirimizi anladık. Yok dedim paniklemeyin. Her iki Migros da açık.😃
  Böylece alışveriş programım bitti. Şimdi akşama doğru gitmek istediğim toplantılar var. Umarım giderim. Bir instagram programı.  Bir de zoom toplantısı.
 E gece de saat 22 de TRT 2’de güzel bir film de varmış. 
 Daha ne olsun? Alışveriş, eğlence, gezme, tozma, toplantılar…
 Yeni Normal Gün’üm güzel geçti valla. 
Yarın da bayram. Değişik bir gün olacak.  En azından adı değişik. Bayram …

 Bütün arkadaşlarımın bayramını kutluyorum.  Yeni normal hayatlarınızda güzellikler görün.💖
  Sevgilerimle … 
  😍💖🌹                                                                                    23 Mayıs 2020 
                                                                                                                 Feride Cihan Göktan 
                                                                                                               

22 Mayıs 2020 Cuma

KORONA GÜNLÜKLERİ 28


Korona Günlükleri 28 


Çok ilginç şeyler oluyor. İlginç şeyler bazen de komik olur. Yani güleriz ağlanacak halimize.  Bu sabahki TV haberlerinde olabilir, kısa bir diyalog izledim. Buraya aktarayım ki sabit kalsın. Elinde mikrofon bir TV görevlisi garajda. 65 yaş üstüne bir günlüğüne bayram öncesi seyahat izni çıkmış. Bu nedenle garajlar tıklım tıklımmış.  Öyle dedi haberi okuyan spiker. Elinde mikrofonu ile iki vatandaşa yaklaştı gazeteci.  Biri kadın diğeri erkek. İkisi de orta yaş gibi. Yaşlı değiller yani. İkisi de dimdik duruyor elleri ve kolları hareketli. Kadın biraz kilolu ve yorgun duruyor. Erkek de yuvarlak yüzlü ve güleç. Erkek olanı  TV görevlisine kendinden emin bir şekilde biraz da gururla dikleşerek ben dedi, ablama refakat ediyorum. Siz kaç yaşındasınız dedi gazeteci gülümseyerek. “Ben 64 yaşındayım ama ablam 66 olduğu için ona refakat etmek zorundayım. Birlikte gideceğiz mecburen.” Ablası da ne yapsın 65 yaş üstü suratına yapışmış bi kere. Gülümsüyor biraz sinirli. Peki neden gidiyorsunuz diye ısrarla devam etti röportaj yapan genç. Şey dedi  kadın, (sokağa çıkması kısıtlı olan 66 yaşındaki kadın), bu arada da refakatçısı olan 64 lüğe de ters ters bakarak.  “Annemiz yaşlı da ben ona bakmaya gidiyorum. Bu da benle geliyor mecburen, yoksa yapacak bi işi  yok”.
 Sonradan okudum bilemiyorum doğru mu ama bayram nedeni ile refakatçi ile giden 65 yaş üzeri vatandaşlar bir ay geri de dönmeyeceklermiş. Ne bu ya? Önce hapis sonra sürgün. Ölümlerden ölüm beğen. Dediğim gibi çok ilginç. Çık akıl otur tepeye.

 Şimdi de  başka bir ilginç diyalog aktarayım benimle veterinerin arasında geçen.  Bugün Marla’ya mama almaya gittim hemen yanı başımdaki veterinere. Ya dedim bu korona nedeniyle insanlar hayvanlarını sokağa bırakıyorlarmış doğru mu bu? Evet dedi, ne yazık ki öyle. Ben hayretler içinde bakarken ama gelip satın alanlar da var, dedi.
     -Nasıl yani, dedim.
    - Sokak yasağı olduğu günlerde kendine refakatçi arıyor. Köpek gezdirince bir cezası olmadığı için, saatlerce köpek gezdiren var. Korona bitince de geri vereceklermiş.                 
     -Allah Allah bunu da hiç duymamıştım. Garibim köpek de beni biri sahiplendi bir de geziyorum diye seviniyordur.
     -Evet evet, köpekler pek mutlu bu korona dönemimde. Çok gezip tozdular  bu sayede.

     Korona döneminde refakatçilik  önemli. Kim kime refakat ediyor orası belli değil ama. Çık akıl otur tepeye.😥

Sadece iki farklı korona sohbeti  bu.  Daha neler var neler… Hepsi yazılmıyor ki… Ne zaman yeter,  ne hafıza. Kısaca çok ilginç bir dönemden geçiyoruz. Hayırlısı ile geçelim de.
                                                                                                        
                                                                                                       Feride Cihan Göktan
                                                                                                                   22. 5. 2020 

21 Mayıs 2020 Perşembe

KORONA GÜNLÜKLERİ 27

            Korona Günlükleri 27
Hayatı sorgulamak.
Eğer rutin akışınız bozulduysa ve bu akışın bozulmasına bir ölüm veya bir ölüm korkusu bulaştıysa hele hele  yaş 35 demeyelim de yeni zamanlara göre 40’ı 45’i  aşmışsanız  işte o zaman hayatınızı karşınıza alıp başlarsınız sorgulamaya. Bu kovid salgınında da   en sık duyduğumuz ve okuduğumuz, karşılaştığımız ve korktuğumuz kelime “ölüm”. Böyle olunca da sorgulanan hayatlar ve sorgulayan yargıçlar çoğaldı aniden. Evlilikler, yalnızlıklar, meslekler, arkadaşlıklar yani hayatınızda olan ne varsa sorgulanıyor.
Yakın çevremde ayrıca takip ettiğim vatsup ve face gruplarında özellikle fark ettiğim bir şey var.  İlk önce sorgulanan mesleklerimiz. Doktor arkadaşlarımın çoğu bu salgın sonrasında ya emekli olmayı daha genç olanlar da iş değiştirmeyi düşünüyorlar. Bir hekim grubunda bazılarının yeni baştan TUS imtihanlarına girmeyi düşündüğünü ve hatta aralarında hazırlanmaya başlayanlar olduğunu okudum. Bazıları ilaç firmasına geçmek istediğini bazıları restoran açmak için hazırlık yapmaya başladığını yazmış. Yurt dışına özellikle İsveç gibi tıp çalışanlarının daha düzenli bir hayat sürdükleri ülkeler için araştırmaya başlayanların sayısı da az değil. Ne kadar üzücü aslında.😥 Ne kadar üzücü. Tıp Fakültesi’ne girebilmek o kadar kolay bir iş değildir. Hatta oldukça zordur. Bitmeyen imtihanlar, gece nöbetleri, mecburi hizmetler vs. vs. Bütün bu emek yığınını bırakıp yeniden hayata başlamayı göze alacak kadar bir hayal kırıklığı oldu bu meslek Türkiye’de ne yazık ki. Bu kadar eziyeti niye çekeyim diyorlar haklı olarak? İşte yaşıyorsun ve ölüyorsun. Her an ölebilirsin.  İşte o görünmeyen mikro: ismi Kovid, başımıza çarpa çarpa bunu öğretti.  Herkes düşündü: E ne gerek var bu kadar canhıraş çalışmaya, meslektaşlarınla iç huzuru bozulmuş bir ortamda itiş kakış, hastalarla  durmadan cebelleş, hep bir soruşturma korkusu, uykusuz geceler…  Karşılığında da saygı sevgi ödül hiçbir şey görmeden üstelik.
Bence de ne gerek var? Hayatın eve sığabildiğini de öğrendik.😍 Sığabiliyormuş.
Kovid-19 sonrası ne kadar ne değişecek bilemiyorum. Ama bazı şeylerin değişeceğinden eminim.  Şimdi kovid sonrası yeni hayat hakkında ben de bir öngörü de bulunayım diyorum:
 Toplu Doktor İstifaları ve Emeklilik dilekçeleri verilecek.
Hayat güzel çünkü. Eğer yaşıyorsak “yaşamalıyız”. Yaşamak, başımıza bir defa gelen şey çünkü.💖

                                                                                                                           Feride Cihan Göktan
                                                                                                                            21. 5. 2020

15 Mayıs 2020 Cuma

KORONA GÜNLÜKLERİ 26

KORONA GÜNLÜKLERİ  26
Ya bu virüs neymiş ya? Valla, virolog olsam yine de dehşete düşerdim. Her şeyin belirsizleştiği kocaman bir çemberin içinde hayalet hayalet oturan ve bütün dünyaya hükmeden bu tuhaf şey nedir  ya? Dünya onunla karşılaşalı neredeyse altı ay oldu. Hakkında gittikçe bilmiyoruz. Gittikçe bilmediğimiz gibi gittikçe de karikatürize oluyor bütün söylenenler, yazılanlar. Mesela televizyonda bakanımız ve doktorlarımız koronanın bulaştırıcılık katsayısının 1.56 olduğunu söylüyorlar. Delirdiler yani. Yahu, halk veya sıradan TV seyircisi “1.56lık bulaştırıcılık katsayısının“ ne olduğunu nerden bilsin? Herkes daha çok endişelenerek daha çok delirerek dinliyor. Onlar da ne yapsınlar  🙄kendileri de çünkü bu işi çözmüş değil. Böyle akademik terimlerle inandırıcılık sağlamaya çalışıyorlar. COVİD 19 denen hayalet (şey) eğer insanları görüyorsa, bu duruma gülüyordur eminim😂. Şey diyorum çünkü ne olduğu belli değil. Evet, covid 19,  korona grubundan bir virüs. Canlı mı cansız mı? Yani bir nesneyi tanımlarken canlı veya cansız demeniz ilk şart. Genetik materyal taşıdıkları, üredikleri için “canlı” kabul edenler var.  Canlı olabilmesi için hücre taşıması gerek. Bunlarda hücre yok. Bu nedenle “cansız” kabul ediliyorlar. Yani bazılarına göre canlı bazılarına göre cansız.
En önemlisi de canlı mı cansız mı olduğu belli olmayan bu şeyin ayrıca organik mi yoksa yapay mı olduğu?. Yapay olabilir mi? Olabilir. İnsan kopyalayan ve insan genetiğini değiştiren kanıtlanmış bilimsel çalışmaları olan bir dünyada pekâlâ olabilir. Organik olabilir mi? Büyük olasılıkla tabii ki. Diğer bütün virüsler gibi.
Peki nasıl bulaşıyor bu meret? Bilinen tek şey hızlı bulaştığı ama nasıl?  O da kesin değil. Solunum yoluyla olması büyük olasılık ama enfekte olmuş kişilerin dışkısında da bulunduğundan fekal-oral yol dediğimiz insandan insana temas ile su ve yiyeceklerle bulaşır diyen çalışmalar var. Bu nedenle ishal ve diğer mide barsak bozuklularına neden olabiliyor. Elimizi yüzümüzü mü yıkayacağız yediklerimizi de sirkelere batırıp çıkaracak mıyız? Hepsini yapıyoruz çaresiz. Ayakkabılarını yıkayan insanlar var. Delirecek herkes.
Nasıl teşhis konuluyor? Orası da belirsiz.  PCR testi doğruluk oranı yüzde yetmiş civarında. Eğer negatif ise siz yine de korona olabilirsiniz. Bilgisayarlı tomografi ayrı bir kaos. Belli bir tanımlanmış görüntü formatında tamam. Ama tanımlanmış görüntü haricinde bizim atipik dediğimiz görüntüleri çok daha fazla. Hele bir de diğer akciğer hastalıkları üzerine bindiği zaman ki sıklıkla binebilir tamamıyla tanınmaz halde oluyor. Kesin hiçbir şey yok.
Tedavi.. orası zaten içler acısı. Diğer virüslere ait geliştirilmiş antiviral birkaç ilaç var. Tedavisi için her  gün yeni bir şey ekleniyor. Tıp dünyası şurasında beş-altı aylık tanışıyor bu şeyle
Nasıl bitecek bu salgın? Aşı yok ilaç yok. Dışarı hiç çıkmamış  hiç virüsle karşılaşmamış insanlar var. Karşılaşmış ama virüslü olduğu hiç belli olmayan insanlar var. Ayrıca hastalığı ispatlanmış bir grup var. E peki şimdi ne olacak? Kim kime ne zaman bulaştıracak? Bulaştıktan sonra kim belirtisiz taşıyıcı olarak geçirecek, kim nezle gibi hafif geçirecek, kim ölümcül bir tabloya girecek? Yaşlı mı genç mi kadın mı erkek mi çocuk mu ek hastalığı olan mı, hiçbir şeyi olamayan sağlıklı spor yapan insanlar mı? Hiçbir şey belli değil. Hatta dedim ya neredeyse karikatürize olacak ciddi haberler var: sigara içene bir şey yapmıyor dediler bir ara. Çık akıl otur tepeye.🤯
Korunma şekilleri daha da bir karışık. Mesela hareket halinde iken bulaşıcılığı yok(muş). Sıcak hava da kavrularak yok olacak(mış). Üstümüzdeki kumaşlara yerleşme süreleri değişken(miş). Salgın 2 yıl sonra azalacak virüs bulaşıcılığı azalacak(mış). Başka bir dalga olabilir(miş).  
Kontrollü sosyal mesafe ve maske. Maske ve sosyal mesafe. Maske ve sosyal mesafe....off nereye kadar. …😟
Hatta, böyle bir virüs yok diyenler bile var. 👺
Schrödinger'in bir kedisi vardı şimdi bir de koronası var.
Kısaca bu korona virüs meselesi en karmaşık uzay problemlerini bile çoktan geçmiş durumda.
Bakalım daha neler göreceğiz?

                                                                                                        Feride Cihan Göktan
                                                                                                         15.5.2020 

11 Mayıs 2020 Pazartesi

KORONA GÜNLÜKLERİ 25

KORONA GÜNLÜKLERİ  25
5.sokağa çıkma kısıtlaması zamanında yine bir günlük yazayım bari koronaya dair. Aslında kaç günden beri TV haber programlarında geleceğe dair duyduklarımı yazmak için elimde notlarım bile var. Ancak, araya Anneler Günü girdi. Anneler günü bir eskiye dönüş günü oldu. Eski fotoğraflara bakmak, eskileri düşünmek, eskiler hakkında telefonda sohbet etmek facete arkadaşlarının eskisini görmek. Valla birden koronanın o kocaman ıssızlığı parçalandı. Çocukluk günlerimiz, gençlik aşklarımız, annelerimiz babalarımız anneanneler dedeler... Hatta bir arkadaşımın instagram hesabında paylaştığı  bir anı fotoğrafının altına, ya bugün ben geçmiş zaman sarhoşu oldum, diye yazdım. Neyse bitti.  Bugün 11 Mayıs. Artık geleceğe dönme vakti. Hatta biraz önce kapıdan geçen yorgun bir ses bağırıyordu, eskiler alıyorum, diye. Ay dedim bak hemen anlamışlar 10 mayısta evlerde eskilerin biriktiğini.🙄 Ama kim verir ki eskisini. Adamcağız bağırdı bağırdı gitti.  Onları toparladım ve kaldırdım bir dahaki hatırlama gününe kadar. Şimdi geleceği düşünme vakti. Yeni normalleşmeyi. Korona sonrasını. Tabii ki bu konu çok uzun. Buralara sığmaz.  Ben en iyisi yazının başında da belirttiğim gibi CNN haber programında duyduğum hemen gerçekleşecek olan yeni geleceğimiz (yeni geldimiz demek daha mı doğru?) hakkında aldığım notları buraya aktarayım ki yapılan yorumlarla birlikte burada asılı kalsınlar.
1. haber: Kendi mesleğim ile ilgili olanı hemen söyleyeyim.  Türkiye’de de uygulamaya başlanan Yapay Zeka programı, hastanın klinik verileri ile birlikte  tomografi sonuçlarıyla covid teşhisini hızlı bir şekilde koyuyormuş. Pilot uygulama en yakın zamanda dağıtıma geçecek. Tabii ki bunun arkası gelecek. Yalnız kovid için değil daha bir çok hastalık için yapay zeka kapıda. Bu ilk beş sene içinde tıp tamamıyla el değiştirecek. Yıllardan beri stetoskop aradan zaten çekilmişti şimdi sıra doktorlarda. Doktorlar özellikle bazı branşlar yavaş yavaş aradan çekilmeye başlayacak. Durum budur bence.
2. haber: Korona virüs salgınının yoğun görüldüğü ülkelerde özellikle kamuya acık alanların temizlik işlerinde ve sosyal mesafeyi denetlemek için çok sayıda robotlar işe alınmaya başlamış. Bunun Türkiye’de de tezahürleri olacak haliyle. Kısaca çok yakın zamanda korona hemen sonrasında zaten var olan işsizlik robotların da işe alınmasıyla önüne geçilemeyecek şekilde çığ gibi büyüyecek .
3. haber: Ha bir de uçan arabamız var. Şu an için tek kişilik şehir içi uçuşları için yerli ve milli uçan arabamız Cezeri her şeyi ile hazır, korona sonrasını bekliyormuş. Bu da trafik de sonu nereye varacağı hakkında tahmini zor bir değişim.
Doğa da boş durmuyor teknolojiye inat. Batı neredeyse yaza girdi girecek. Erzurum’da bu mevsimde kar yağmış. Yollar kapanmış. O kadar yani.  Bu haftada buralara Afrika’dan kavurucu sıcaklar geliyor diye müjdeledi meteoroloji dünkü haberlerde. Kırk derece hatta fazlası.  Bu sıcakta korona denilen kahrolası virüs kavrulur gider belki diye biz de sevindik  haberi sunan spiker  gibi. Sevindik ama sıcaktan ölebiliriz de.😱
Ne kadar şanssız bir nesilmişiz gerçekten. savaş yok top yok tüfek yok bu seferde virüsler var robotlar var.  ya savaş var ya da virüs ... 
İnsana rahat yok bu dünyada.
                                                                                                                 11 mayıs 2019 
                                                                                                              Feride Cihan Göktan         

                       

5 Mayıs 2020 Salı

KORONA GÜNLÜKLERİ 24


KORONA GÜNLÜKLERİ 24 
Korona nedeniyle neredeyse her şey sanal ortama taşındığından hepimiz oradayız. Korona öncesi de gün boyu bilgisayar karşısındaydık yine ama şimdi farklı yolculuklar faklı işler başladı. Uzaktan eğitimler, PowerPoint sunularını sanal ortamda sunmak için konuşmalı ve görüntülü video sunuları hazırlamak, instagram ve zoom sohbetlerine takılmak. Bilgisayarlarımız artık her şeyden önemli. Bir parçamız gibi. Dün fakülte öğrencilerimize sesli video sunusu hazırladığım sırada oluşan aksaklıkları gidermek için bir bilgisayarcı gibi kurcalayıp bu programın gizlerini keşfetmeye çalışırken bir yandan da şimdi elimde kalacak bilgisayar çökecek korkusu ile de valla üç buçuk attım. Bilgisayarsız internetsiz iki saat bile düşünemiyorum. Zaten bu geçen dört gün evle de iyiden iyiye bütünleştim sayılır. Evin hiç gitmediğim köşelerini gezdim. Unuttuğum mesela portakal sıkma aparatını bulup kendime bi güzel portakal suyu hazırladım. Aldığım yumurta paketinin ince yazılarına kadar okuyup neler öğrendim neler. Aaaa!  Baktım benim balkonumdan dağ ne güzel  görünüyormuş ve bulutları ile birlikte karşımda oynaşıp duruyormuş da ben hiç  bu güzelliği  böyle pırıl pırıl  bir havada fark etmemişim. Cadde sessiz. Hadi vapur kaçtı, araba kaçtı, koştur koştur diyen iç ses de yok.  Kendimden geçtim valla.
            E gün batımı sonrası da güzel geçiyor. Gün boyu evden çalışma yoruyor insanı haliyle.😂 Şöyle bir oturup TV seyredeyim diyorsunuz. Trt2 de sağ olsun her gece bir film. Dün gece “Paulo Coelho ’nun En İyi Öyküsü” isimli film vardı. Dünyanın sıkıntısına çare bulmaya çalışan anarşist bir gencin öyküsü. Romanları Şekspir’den sonra en çok yabancı dile çevrilen Brezilyalı yazar Coelho’nun yaşamı... Güzeldi valla. Film bittikten sonra yine  gezmeye  devam biraz zaping. Aman ne eğlence.😎 Filmden daha çok eğlendim. Ekranda Ahmet Hakan ve Amerika'nın en meşhur doktoru 😂Mehmet Çilingiroğlu. Adam yine atarlı atarlı atıp tutuyor. Herkesin bildiği şeyleri hiç kimse bilmiyormuş ve o ilk defa söylüyormuş gibi hararetli harareti anlatmaca ve aldatmaca. Ahmet Hakan’a iltifatların bini bir para. Ahmet de ona çok önemli sorular soruyor haliyle. Mesela aşı ne zaman gelecek? Amerikalıların çoğu öldükten ve topluca korona katliamından sonra aşı ancak bir seneyi en azından Eylül’ü bulur diyor. Engin bilgileri ile Türkiye kamuoyunu belki bin keredir bilgilendiriyor sağ olsun. Ben gülmekten yerlerdeyim. Yani korona yüzünden delirmedim de bu TV tartışma programları yüzünden delirebilirim ama. Bak bak bi de ne yumurtladı: Bu korona damarlarda birikip patlıyormuş.😨 Aynen böyle söyledi. Kalp damarlarında birikiyor ve damarlar patlıyor. Damar plaklarında virüsler kol geziyormuş. Adam sanki Frankeştayn filmi anlatır gibi.👺
Tam kapatacağım artık bu kadar eğlence yeter diye. Ama en son Ahmet Hakan’dan bi şey duydum ne gülmem kaldı ne de keyfim.  Basın özgürlüğü gününde, tekrar ediyorum basın özgürlüğü gününde, basın toplantısına muhalif gazetecileri davet ettiği ve üstelik soru sormalarına müsaade ettiği için  Sağlık Bakanı’na hayranlığımı ifade etmek istiyorum, dedi. Aynen böyle söyledi. Demokratik açıdan çok önemli bir gösterge imiş muhalif bir gazetecinin soru sorabilmesi... Hey yavrun hey … Kapattım televizyonu. Ne gülme kaldı yüzümde ne de karantinanın keyfi.  Keşke bunu hiç duymasaydım.
Yarın işe gideceğim.  
Yarın akşam da Hıdırellez. Her gün bir başka. Bakalım neler olacak?                                               
                                        
                                                                                                                                                                   Feride Cihan Göktan
                                                                                                                                                                      4. mayıs. 2020




1 Mayıs 2020 Cuma

KORONA GÜNLÜKLERİ 23


KORONA GÜNLÜKLERİ 23
Belçika’nın başkenti Brüksel’de Adil  adlı Fas uyruklu 19 yaşındaki bir genç, Cuma akşamı motosikleti ile dolaşırken, koronavirüs önlemlerini kontrol eden bir polis ekibinin "dur" ihtarına uymadı. Kaçmaya başlayan gencin motosikletine, karşı yönden gelen bir başka polis otomobili çarptı. Çarpışma sonucu Adil adlı gencin hayatını kaybettiği açıklandı. 12 Nisan 2020 (www.gazeteler.com) 
Adil. Gençti Mülteciydi ve İşçiydi. Yani başka bir suçu yoktu.  

Adana’da Ali EL Hamdani isimli  Suriyeli 19 yaşındaki  genç, korona önlemleri kapsamında  dur ihtarına uymadığı gerekçesiyle polis tarafından vurularak  hayatını kaybetti.  25 Nisan2020 (www.gazeteler.com)

Ali El Hamdani. Gençti Mülteciydi ve İşçiydi. Yani başka bir suçu yoktu. 
1 Mayıs 2020. Bugün işçi ve emekçilerin bayramı. Canını dişine takarak yaşamaya çalışan bütün emekçi ve işçilerin bayramı. Bütün dünya bunu kutluyor ölümlere ve kayıplara rağmen. Daha güzel bir dünya umuduyla.
Adiller ve Aliler ‘in böyle   kolayca ölmediği, böyle hoyratça öldürülmediği günler görsün bu dünya.
İyi ki umut var. Her şeye rağmen.🖤
1 Mayıs 2020. Aramızda bir de korona var bu yıl. Defol korona.
#evdekaltürkiye #defolkorona 
                                                                                                        Feride Cihan Göktan 
                                                                                                        1. mayıs. 2020