KORONA GÜNLÜKLERİ 24
Korona nedeniyle neredeyse
her şey sanal ortama taşındığından hepimiz oradayız. Korona öncesi de gün
boyu bilgisayar karşısındaydık yine ama şimdi farklı yolculuklar faklı işler başladı.
Uzaktan eğitimler, PowerPoint sunularını sanal ortamda sunmak için konuşmalı ve
görüntülü video sunuları hazırlamak, instagram ve zoom sohbetlerine takılmak. Bilgisayarlarımız
artık her şeyden önemli. Bir parçamız gibi. Dün fakülte öğrencilerimize sesli
video sunusu hazırladığım sırada oluşan aksaklıkları gidermek için bir
bilgisayarcı gibi kurcalayıp bu programın gizlerini keşfetmeye çalışırken bir
yandan da şimdi elimde kalacak bilgisayar çökecek korkusu ile de valla üç buçuk
attım. Bilgisayarsız internetsiz iki saat bile düşünemiyorum. Zaten bu geçen
dört gün evle de iyiden iyiye bütünleştim sayılır. Evin hiç gitmediğim
köşelerini gezdim. Unuttuğum mesela portakal sıkma aparatını bulup kendime bi
güzel portakal suyu hazırladım. Aldığım yumurta paketinin ince yazılarına kadar okuyup
neler öğrendim neler. Aaaa! Baktım benim
balkonumdan dağ ne güzel görünüyormuş ve
bulutları ile birlikte karşımda oynaşıp duruyormuş da ben hiç bu güzelliği
böyle pırıl pırıl bir havada fark
etmemişim. Cadde sessiz. Hadi vapur kaçtı, araba kaçtı, koştur koştur diyen iç
ses de yok. Kendimden geçtim valla.
E gün batımı sonrası da güzel geçiyor. Gün boyu evden
çalışma yoruyor insanı haliyle.😂 Şöyle bir oturup TV seyredeyim diyorsunuz. Trt2
de sağ olsun her gece bir film. Dün gece “Paulo Coelho ’nun En İyi Öyküsü” isimli
film vardı. Dünyanın sıkıntısına çare bulmaya çalışan anarşist bir gencin öyküsü.
Romanları Şekspir’den sonra en çok yabancı dile çevrilen Brezilyalı yazar
Coelho’nun yaşamı... Güzeldi valla. Film bittikten sonra yine
gezmeye devam biraz zaping. Aman
ne eğlence.😎 Filmden daha çok eğlendim. Ekranda Ahmet Hakan ve Amerika'nın en
meşhur doktoru 😂Mehmet Çilingiroğlu. Adam yine atarlı atarlı atıp tutuyor.
Herkesin bildiği şeyleri hiç kimse bilmiyormuş ve o ilk defa söylüyormuş gibi hararetli
harareti anlatmaca ve aldatmaca. Ahmet Hakan’a iltifatların bini bir para. Ahmet
de ona çok önemli sorular soruyor haliyle. Mesela aşı ne zaman gelecek? Amerikalıların
çoğu öldükten ve topluca korona katliamından sonra aşı ancak bir seneyi en
azından Eylül’ü bulur diyor. Engin bilgileri ile Türkiye kamuoyunu belki bin
keredir bilgilendiriyor sağ olsun. Ben gülmekten yerlerdeyim. Yani korona
yüzünden delirmedim de bu TV tartışma programları yüzünden delirebilirim ama. Bak
bak bi de ne yumurtladı: Bu korona damarlarda birikip patlıyormuş.😨 Aynen böyle
söyledi. Kalp damarlarında birikiyor ve damarlar patlıyor. Damar plaklarında
virüsler kol geziyormuş. Adam sanki Frankeştayn filmi anlatır gibi.👺
Tam kapatacağım artık bu
kadar eğlence yeter diye. Ama en son Ahmet Hakan’dan bi şey duydum ne gülmem
kaldı ne de keyfim. Basın özgürlüğü
gününde, tekrar ediyorum basın özgürlüğü gününde, basın toplantısına muhalif
gazetecileri davet ettiği ve üstelik soru sormalarına müsaade ettiği için Sağlık Bakanı’na hayranlığımı ifade etmek
istiyorum, dedi. Aynen böyle söyledi. Demokratik açıdan çok önemli bir gösterge
imiş muhalif bir gazetecinin soru sorabilmesi... Hey yavrun hey … Kapattım
televizyonu. Ne gülme kaldı yüzümde ne de karantinanın keyfi. Keşke bunu hiç duymasaydım.
Yarın işe gideceğim.
Yarın akşam da Hıdırellez. Her gün bir başka. Bakalım neler olacak?
Feride Cihan Göktan
4.
mayıs. 2020
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder