KORONA GÜNLÜKLERİ 48
Normalleşiyoruz. Çok
ilginç. Sanki bir şey olmamış gibi. Sokakları doldurmuş insanlar. Kafeler,
restoranlar … yine kahkahalar, araya giren telefon konuşmaları, çatal bıçak
sesleri, kulağı tırmalayan o biteviye aynı tempoda kaba ritimli müzikler.
Hiçbir şey olmamış gibi. Bak yine gülüp eğleniyoruz sanki kimse ölmemiş, kimse
sessizliğin dibini görmemiş gibi.
Hayat işte. Hep kaldığı
yerden devam ediyor. Aradaki kesintiler
boşluklar itina ile adına “hayatın devamlılığı” denilen o muhteşem makasla
kesilir, atılır. Uç uca dikilir zamanlar. Aradaki boşluk kaybolur. Her şey yine
devam eder hiçbir şey olmamış gibi. Hep böyledir.
Savaşlar, kayıplar, doğa
felaketleri. Adına hafıza denen bir
kutuya yerleşirler. Hayat devam eder.
Bir insanın akciğerinin
bir yarısını alırlar veya bir böbreğini. Boşluklar hemen dolar. Kalp attıkça
hayat devam eder. Hiçbir şey olmamış gibi.
Hayatın döngüsü. Ara
vermeksizin devam edecek. Eğer halen içinde
isen tutunup gideceksin bu akıntıya…Boşluk bırakmayan akıntıya. Üstelik akıntıyla
aynı yönde kürek çekerek. Başka türlü olmaz. Başka türlü olmaz.
Bütün bunları neredeyse
bir yıl sonra normalleşmeye çalışırken yani aradan kocaman farklı bir yıl geçtikten
sonra ilk defa olarak yarım saatten beri oturduğum kafede düşünüyorum. Sonra bütün bu düşündüklerimi sorgulayarak
hem kendime hem de etrafımda birbirleri ile konuşan, gülen şakalaşan
tanımadığım insanların yüzlerine sessizce bakarak sormaya devam ediyorum. Ya
her şey nasıl aynı olur? Nasıl eskisi gibi olur? Bu kadar sıkıntı bu kadar beklenmedik
olaylar bu kadar hüzün nasıl bir çırpıda bitti artık, hadi normalleşiyoruz
deyince biter ve normalleşiriz. Aynı kahkahayı mı atıyor şu köşede oturan kız? Makine
miyiz biz ? Vidayı çıkar yenisini tak ve devam etsin
Tekrar o akıp giden
kalabalığa gülen konuşan insanlara dikiyorum gözlerimi. Kendi bakışlarımın da
derinliklerini katarak. Tabii ki her şey aynı değil, aynı kahkaha değil. Olamaz.
Hepimiz biraz kırıldık biraz döküldük ve çok incindik. Hafıza yaşadıklarımızı depoladığımız bir yer
değil aslında. Yaşadıkça hayatımıza karışan bir şey. Eğer Alzheimer denen o hafızanın
kutusunu kaybettiğimiz bir hastalığa yakalanmamışsak.
İnsanların bu hızla
normalleşme arzusunu bu “hurra” halini de anlıyorum. Toplumsal bir travmadan
henüz çıkmadık bile. Hiçbir şey olmamış gibi davranarak iyileşmeye çalışıyoruz.
Umarım iyileşebiliriz. Toparlanabiliriz. Bu travmadan daha sağlamlaşarak daha
bilinçli daha mücadeleci olarak çıkabiliriz. Asla eskisi gibi olmayacak. Olamaz
zaten.
Bu pandemi yılında neler değişti? Neler yaşadık? Anlatmaya devam
edeceğim. Anlatmak ve yazmak da daha çabuk normalleşmemiz için tedavi edici bir yöntem. Yorumlarınızı da bekliyorum.
Birlikte daha kuvvetlenerek çıkacağız bu sıkıntılı ve zaman zaman kabusa dönmüş dönemden.
Feride Cihan Göktan
13 mart 2021
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder