Nasıl olacak, ne
olacak, Koronalı hayatlarımız, Koronasız eski hayatlarımız vs. derken
endişelerimiz belirsizlikle birlikte çığ gibi büyüyor. Hele günlük kazançları ile yaşayan ailesini
zaten zar zor geçindiren insanların bugünlerde ne durumda olduğunu, nasıl
hissettiğini düşünemiyorum bile. Korkunç ötesi olmalı… Bu kâbustan öyle veya
böyle bir an önce çıkmalıyız.
Krizin ilk zamanlarında
sosyal mesafe kavramına takmıştık hepimiz. Nasıl yani? 2 metre mesafe ile arkadaşlık mı
yapacağız. Birçok face arkadaşım ben
bunu kabul etmiyorum diye yazıyor. Bu fiziksel bir mesafedir. Sosyal bir mesafe
değildir, burada bir kavram kargaşası var, diyorlar. Ben de onlara, arkadaşlar, işte Korona’nın gücü burada… Artık samimi ilişkilerimiz insani
olmayacak. Araya fiziksel bir mesafe
girecek. Yani, mecburen diyorum. Burada
kilit kelime. İnsani olmak. Hepimizi üzen şaşkına çeviren, zor alışacağımız bir
şey bu. İnsan olduğumuz için. İnsan dokunmak ister çünkü. Beş duyu ile duygusal
dünyamız şekillenir. Yani bundan sonra da çok sevdiğiniz çok özlediğiniz bir
arkadaşınıza sarılıp öpemeyeceksiniz.😥 Bir yabancı mesafesinde olacak bu sıcak
ilişki.(nasıl olacaksa?) Oysa hep kullanılan sosyoloji ve psikoloji
terimleri normal insan psikolojisine göre belirlenmiş. Kişisel mesafe, mahrem mesafe, sosyal mesafe,
kamusal mesafe diye… Bunun üzerine binlerce yazı var. Ne diyor? Mesela çarçabuk
bulduğum bir metin üzerinden yazayım. Edward Hall’a göre (yani ben
söylemiyorum😃) kişiler arası mesafe 4 grup:
1.0-45cm. Yakın ilişki (mahrem mesafe) : çok yakın
ilişkileriniz, anneniz, çocuğunuz, sevgiliniz.
2. 45-100cm. Kişisel mesafe: yakın arkadaşlık ilişkileri
3. 125cm. sonrası 3.5m.ye kadar, insan psikolojisinde sosyal mesafe olarak
geçiyor. Bu mesafe birbirine yabancı
insanların iletişimi için kullanılan mesafe. (mesela ilk tanıştığınız birisi
veya size para veren kasiyer ile aranızdaki mesafe) .
İşte korona
ile bu değişti. Samimi arkadaşlarınız, kişisel
mesafenize girmesi için can attığınız sevgili arkadaşlarınız artık üç adım geriye
gidecekler. Yani normal insan psikoloji ile uyuşan bir durum değil. Hani o sıcacık
sarılma duygusu. 👩🏽🤝👩🏻 Bir yandan çiğdem çitleyerek,
bir yandan da omuz omuza oturmuş kısık sesle konuşurken arkadaşınızın yüzündeki
bütün mimiklere şahit olarak geçirdiğiniz zamanlar, Arkadaşınızın gözyaşlarına dokunabilmek, kahkahanın
o bulaşıcı yakınlığı… Olmayacak artık. Uzaktan uzaktan…
uzaktan.
O kadar uzaktan ki..
göz
göze değmeden
arada
camlar ekranlar mesafeler…
digital
iletişim diğer adı.
sen
tam sevdiğini söyleyecekken
cama
yaklaşıp.
çat
diye kesildi.
cam
dondu yüreğinde
İki
hareketsiz yüz
flu…
İşte böyle
olacak. Bu sosyal mesafe üzerine sohbet ettiğim bir arkadaşım ben böyle bir
duruma asla alışamam dedi. Onu çok iyi anlıyorum tabii ki. Normal insani
durumların dışında bir şeyden konuşuyoruz. Maskeli ve sosyal mesafe
korunmalı. Ama işte yeni bir dünyaya
evriliyoruz. Daha az insani olarak. Göz göze değmeden, uzaktan…
Geçenlerde Haydar Ergülen’in “kimsenin kimseye gözü değmiyorsa şiir niye?”
diye bir satırına rastlamıştım. Evet
gerçekten o zaman şiir niye, şarkı niye? Sorular çok…
Sorularla hep
birlikte yeni bir dünyaya doğru yol alıyoruz: Eksilerek, alışarak,
değişerek Ancak bildiğim bir şey var:
Bu kâbustan öyle veya böyle
bir an önce çıkmalıyız.
Feride Cihan Göktan
22. 4. 2020
#EVDEKALTÜRKİYE
Oooo yine süper bir günlük yazı olmuş..Çünkü tam da benim düşündüğüm ve yanitlayamadığım iç sesime cevap olmuş..Teşekkürler..
YanıtlaSilne güzel.. teşekkürler.
YanıtlaSil