Korona Günlükleri 10
Dün birkaç arkadaşım telefon
etti. Hepsinin morali bozuk ve bu gidişat ne olacak diye telaşlılar. Hele
sevgili bir arkadaşımın hıçkırarak ağlamasından ne dediğini bile duyamadım
önce. Sakin ol demekle yetindim üç beş kere. Dur, dedim ne oldu? Zannettim ki
çok yakınını kaybetti veya kanser teşhisi kondu. Ne oldu diye tekrar ettim
telaşe ile. Sonra anladığım kadarı ile
“lütfen güzel bir şeyler söyle” diye tekrar ediyordu. Yine yarım yamalak
hıçkırıkları arasında korona kelimesini ayırt edebildim. Bu kelimeyi hepimiz
artık fısıldama ile veya sadece tek hecesini duyarak şıp diye anlarız zaten. Biraz
sakinleşince başladık konuşmaya. Dediği şu: Çok korkuyorum. Ne yapacağımı
bilmiyorum artık. Evi günde üç posta temizliyorum. Dışarıdan gelen her şeyi
yıkıyorum. Kafayı yemek üzereyim. Eşyalarımı filan hazırladım hastaneye
kalkarsam diye. Her yerden ölüm haberleri geliyor. Daha yaşamak istiyorum. İki
tane çocuğum var benim. Gidip BT mi çektireyim? Testler sonuç vermiyor diyorlar.
Ne olursun bana bir yol göster!
-Dur, dedim önce bir sakin
ol. Şimdi senin bir şikayetin var mı onu
söyle.
-Nefes alamıyorum.
-Nasıl yani, dedim. Bak telefonla
konuşuyoruz, hıçkırıklarla ağlıyorsun, nasıl nefes alamıyorsun?
-Öyle değil ya, içimde bir
sıkıntı, nefesim daralıyor sanki.
-O psikolojik, dedim. Ateşin de
yok. Sigara içtiğin için arada sıra da öksürüyorsun.. Sen önce sigarayı kes.😠
Gerçekten iş çığırından çıktı gibi. Bir karikatürist arkadaşım için caps
yazıyorum. Bu korona hazretleri piyasaya yeni çıktığında, bu virüs dünyanın çivisini yeniden yerine takacak
diye yazmıştım. Neredeee?😱 Valla çivi tamamen kayboldu. Herkes,
bütün dünya telefondaki arkadaşım gibi çıldırdı. Hepimiz bir baskı içindeyiz.
Vaka sayıları artıyor! Devamlı artıyor! Fatih Terim hastanede. Prens Charles karantinada. Ölü sayısı binlere vardı. İtalya’da boş
tabutlar hazır bekliyormuş. Bizim camilerimizde salalar veriliyor.
Gerçekten bir korku tünelinden geçiyoruz ve herkes bir felaket tellalı 👺 Bir kere şunu söyleyeyim. Artan vaka sayısı. O devamlı yükselen çizgi…Herkesin
birbirine dehşetle sorduğu, pik ne zaman
olacak? Uğursuz çizgi devamlı yükseliyor
ekranda. Şimdi dikkat ediniz lütfen: O vaka sayısı diye belirtilen sayılara test pozitif insanlar da dahil. Sadece hastaların
sayısı değil. Test yapılıyor ve pozitif çıkıyor. Test yapıldıkça pozitif çıkma
olasılığı artar. Test pozitif o anda hasta veya değil (daha önce karşılaşmış)veya belirtisiz geçiren hasta demektir.
Bunların toplamı vaka sayısı diye yazılıyor. Türkiye’de Mart 11 de ilk vaka
yakalandı. Hiç olur mu? İlk fark edildi demek daha doğru. Ben yakın çevremden
biliyorum çoğumuz bu Koronayı geçirdik veya tanıştık. Yani şimdi test
yaptırabilsek çoğumuzun pozitif çıkar. Yani bu kadar artan vaka sayısına test
pozitifler dâhil. Ve gittikçe de artacak. İyi ki de artacak. O zaman toplum
olarak bağışıklığımız yükselecek. Bulaşıcılık hızı azalacak. Fatih Terim veya
Prens Charles. Sadece testleri pozitif
belki de Korona’ya ait gripal
enfeksiyonları var. Bir hafta sonra düzelecekler. Hafif gripal enfeksiyon veya kas ağrıları. Belki
de 38 derece ateş. Yani hepimizin geçirdiği
soğuk algınlığı gibi. Ama televizyona ve sosyal medyaya bakarsak onlar ölümden döndü bizler de koronadan öleceğiz.😂
Neyse, arkadaşımla biraz sohbet
ettikten sonra rahatladı gibi. Ağlaması kesildi. Hatta espri bile yaptı;
“Eve girdik de bakalım nasıl çıkacağız. Şişman
ve saçı başı uzamış mağara kadınları gibi.”🤣🤣🤣
Hadi dedim kendine iyi bak.
Delirme. TV'yi çok seyretme. Sosyal medyaya da çok güvenme. Bu günler geçecek.
#evdekaltürkiye #gülümsetürkiye
Feride Cihan Göktan