Feci'nin Blogu

23 Mart 2020 Pazartesi

KORONA GÜNLÜKLERİ 5


              Korona Günlükleri 5
             
Her geçen gün daha bir ıssızlaşıyor hastane. Bugün daha ıssız ama daha tedirgin duruyor boş koridorlar. Kantin kapalı. Etrafta koşturan çocuklar, bağıran kadınlar, eli bastonlu merdivenlerden çıkmaya çalışan amcalar yok.  Zaten her gün çıktığımız merdivenler de yok artık. Korona tedbiri nedeniyle başka bir yerden giriyoruz hastaneye. Maskelerimiz ve mesafelerimiz. En önemli iki şey. Ha bir de temizlik. Devamlı ya etraf temizleniyor ya da kendimi elimi yıkarken buluyorum. Bütün bu temizlik, maskeler ve mesafelerin arasına oturan kocaman bir şey var: belirsizlik. İki kişi veya üç kişi konuşurken işte o belirsizliğin tedirginliği çevremizi sarıyor ve hale hale yayılıyor. Ne olacak? Bu durum ne kadar böyle devam edecek? Kucağında bir çocukla gelmiş kadıncağızı tersliyorum: Ya ne işin var kucağında bu çocukla? Çocuk da kucakta fıldır fıldır bakınıyor. Kadın şaşkın. Kadın  korkak. “beni buraya yolladılar” diyor ve sonra bakıyor etraf hiç normal değil, hastaların oturdukları banklar kaldırılmış, tomografinin kapısı asla olmayacak kadar sakin hatta boş. Görevlinin biri kazırcasına yerleri fırçalıyor. O sırada hem ben hem yanımdaki personel kucağında fıldır fıldır bakan bir çocuk olan kadına ters ters bakmaya devam ediyoruz. Kadıncağız yanlış yerde olduğuna zaten kendisi karar verip cümlesini bitirmeden gerisin geri dönüp gidiyor. Koronalı daha doğrusu korona şüpheli hastaların etrafında kamuflajlı personel heyecanla tetkike giriyor çıkıyorlar. BU arada trafik kazaları yoğun bakım hastaları var karşı kapıda. Tuhaf bir yer bu hastaneler. Yaşam, ölüm, hastalık, iyilik. hüzün sevinç. Hiçbir yerde olmadığı kadar yakın bazen iç içe… Tuhaf bir yer. Bu koronalı günlerde daha da bir tuhaf oldu. Sanki uzakta sotelenmiş başında kasketi yüzü biraz karanlıkta kalmış iyice sessiz sedasız öylece duran bir adamın belli belirsiz silueti gibi. Bugünlerde hastane böyle bir yer.
Yardımcı personel ve hekim arkadaşlarım tedirgin ve yorgunlar. Akşamüstü ayrılırken durup bir şeyler sorduğum teknisyenin sesinin titrediğini duyunca, ne oldu bir şeye mi üzüldün, der demez  aniden ağlama moduna geçen yüz ifadesi ve bakışıyla o kadar yürek parçalayıcıydı ki.  Dur dedim ağlama, bi kere neye ağlıyorsun? Bir şey mi oldu ki? Yok, hocam dedi bir şey olmadı. Neye ağladığımı ben de bilmiyorum. Stres, belirsizlik korkusu, uzayan çalışma saatleri,  eve virüs götürme stresi, büyük ihtimal evde bebeği var belki de yaşlı annesi. Bu korona günlerinin gri koyulaşmış bulutları bazılarımızın  üstünde daha bir yoğunlaşıyor zaman zaman yer değiştirerek.
Bu gittikçe  kararan bulutların altında oraya buraya telaşe ile koşan sağlık ekibi. Hastalar hiç sevk zinciri olmadan istedikleri gibi geliyorlar.  Ana Çocuk Sağlığında görevli olduğunu söyleyen bir face arkadaşım aslında önce bizim bir kontrolümüzden geçmesi gerek bakanlık da bunu istiyor zaten diyor diğer biri bizim hiçbir alakamız yok biz normal çocuk normal gebe taraması yaparız diyor.(orada bir çelişki bir belirsizlik var) Hastalar önce acil servise gidecek diyor bir başkası. Yani hafif bir öksürüğü az bir ateşi olan yurt dışına çıkmış biri acile mi başvuracak? (hastanın acil bir durumu yok ki !) Orada da bir belirsizlik var. Bugün fakülte hastanesi ve şehir hastanelerine yığılmış bir hasta grubu var. Elenmemiş ayrılmamış belirsiz bir grup.  Test aktif olarak yapılmıyor.  Neredeyse biraz öksüren tıksıran 37 derece ateşi olan her hastaya BT yapıyoruz.  Maliyet, yorgunluk, yoğunluk gereğinden çok fazla… Bu arada diğer bakılması mecburi hastalar var.
 TV ‘de Ahmet Hakan programı yönetiyor. İki gazeteci soruyor. Allah’ım ne kadar cahilce sorular! Bu arada uzman hekimler birbiriyle kavga ediyor. Biri bu hastalıkta ölüm oranları çok çok az diyor. 40 yaşından önce başka bir hastalığı olmayan biri geçirebilir ve ona bir şey olmaz, iyileşir. Ki  bence de bu doğru. Diğer hoca “ya nasıl böyle kesin söylersiniz? Ölebilir de diyor.  E canım herkes her zaman ölebilir. Ama bu hastalık da tecrübeler gösteriyor yüzde 1,3 ölüm hızı var ortalama  ve bunlar çoğunlukla yaşlı ve bağışıklık problemi olan hastalar. Ama işte  TV’ye çıkmış iki uzman hekim daha  bu konuda anlaşamıyor. Belirsizlik…
Belirsizlik diz boyu. Üstümüzde Koronanın ağırlaşmış  koyu bulutları. Hepimiz yorgun argın yol almaya çalışıyoruz. Teknisyen arkadaşım sebebini bilemeden hüngür hüngür ağlıyor.
Defol Git KORONA!
                                                                                                            feride cihan göktan                                                                                                                          
..                                                                                                                   23/ 3/ 2020 
 not.1. foto :Ayçin Gür tarafından çekilmiştir.

1 yorum:

  1. Hep birlikte CORONAFOBİ olacağız sonunda..Ben de 3 gündür aynaya hiç bakmadığımı farkettim bugün??

    YanıtlaSil