Feci'nin Blogu

27 Mart 2020 Cuma

KORONA GÜNLÜKLERİ 8

Korona Günlükleri 8
Küçük ekrandaki genç sarışın kadın pürüzsüz yüz makyajı ve özenle boyanmış dudakları ile hiç uyuşmayan, o güzel ağzına hiç yakışmayan karanlık ve çirkin şeyler söylüyor durmaksızın “Ölü sayısı giderek artıyor. Dün itibarı ile ölü sayısı en yüksek seviyeye ulaştı. Ölü sayısı,  ölü sayısı.”  Milyarlarca insan evlerindeki milyarlarca ekrandan sabahtan akşama bunu seyrediyorlar. Kadının parlak sarı saçları,  ardı ardına ısrarla bıkmadan usanmadan söylediği ölüm haberleri ile birlikte,  gittikçe Medusa’nın binlerce yılanlı saçlarına dönüşüyor ve o çirkinleşmiş ağzı ile devam ediyor. "Yapılan analizlere göre korona virüsünün gelecek 4 ay içinde ABD'de yaklaşık sekiz bin, dünyada beş yüz bin kişinin canını alacağı tahmin ediliyor "  
 Bu görüntü, ekrandaki güzel bir kadının ağzından devamlı ölü sayısının güncellenmesi, ancak distopik bir eserin ilk sahnesi olabilirdi.  Küçük bir virüsün bütün dünyayı rehin aldığı, herkesi evine kapattığı, gözüne kestirdiklerini acımadan nefessiz bırakarak öldürdüğü ve öldürmeye devam edeceği haberi. Hepimiz küçücük mini minnacık göremediğimiz bir canlının boyunduruğu altına girdik. Dehşet saçıyor, huzur evlerinde insanlar ölü bulunuyor, sokağa çıkma yasakları. Dünyayı gözaltına aldı işte.  Büyük Gözaltı 2020.  Yaşadığımız gerçek tam da bu. Ekrandaki kadın gerçek.  Gözaltındakilerin hepsi gerçek. İnanmıyorsanız kendinizi bir kere çimdirin. Bütün bu olan bitenler! İnanılacak gibi değil gerçekten!
Ve bugün Dünya Tiyatrolar Günü. Virüsün hakimiyeti nedeniyle perdeler kapalı. Bizler evlerimizde korkudan bir köşeye sinmiş ve daha neler olacak diye ekrandaki Medusaları izlerken yine de yine de aklımızda kalan o perdelerin büyülü ışığı hayatımıza sızıyor. Kırmızı kadifeden kıvrımlı dalga dalga inen ve  başka bir dünyaya açılan perdeler. Güzel şeyler gösteren, özgürlüklerimizi yaşatan, daha güzel bir dünyanın yollarını gösteren o sahneler! O replikler!  Kendimizi içinde hissettiğimiz elimiz uzatırsak dokunabileceğimiz kadar yakın kendi hayatlarımız. Özlediğimiz. İçinde olmak istediğimiz hayatlarımız. Umutlarımız. Bugün Korona adındaki o faşist diktatör tarafından perdeler kapalı. Ama yine de o kalın kırmızı kadife perdelerin aralığından incecik de olsa dışarıya, hayatımıza ışığı sızıyor. Köşede koltuğumun üstene kıvrılmış yatan kedimin huzurlu huzurlu mırıldanmasını duyuyorum. Bu büyülü kırmızı ışığı  o da görüyor olmalı diye düşünüyorum. 
Bu yazıyı 2020 Dünya tiyatrolar günü bildirisinin bir bölümü ile kapatmak istiyorum.Aşağı da linki de var. Tümünü okuyun. Çok güzel 

Savaşların, çatışmaların, baskıcı düzenlerin, yırtıcı kapitalizmin hüküm sürdüğü,
Doğanın katledildiği,
Kadınların ezilip öldürüldüğü,
Hukukun adaletin yok sayıldığı,
Sınırlarda çocukların solduğu,
En büyük acıları en masumların yaşadığı bir zaman diliminden geçiyor dünya.
İşte bunun için,
İçinde yaşadığımız zamanı utandırmak, bu utanca ortak olmamak için,
Barışı öksüz bırakmamak,
Umutlarımızı yeşertmek için,
Sansüre, engellere, yasaklara, yokluklara karşı tiyatronun yeniden ve daha cesaretle var olduğunu göstermek için,
Kilit altına alınamayan sözcüklerle, şarkılarla, dansla, ışıkla, renkle
Yeniden buluşacağız
Birlikte olacağız
Siz ve biz
Yani tiyatro.

 Bildirinin tümünü aşağıdaki linkten okuyabilirsiniz.
Yaşasın Tiyatro. Tiyatro yaşayacak.                                                            
                                                                                                                   Feride Cihan Göktan                                                                                                                                     27 mart 2020 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder