Feci'nin Blogu

25 Mart 2020 Çarşamba

KORONA GÜNLÜKLERİ 6


korona günlükleri 6
Televizyonlarda bağırıp duruyorlar, evinize girin, virüs kol geziyor, dışarı çıkarsan öleceksin. Bir yandan  sokak bağırıyor: Dışarı çık. Havayı içine çek, güneşin kızıllığının karıştığı kelebek hafifliğindeki havayı içine çek. Bak, üzerinde cıvıldayan kuşlarımla dolu dallarımı  balkonuna kadar  uzatıyorum. Hadi, diyor. Gel, gel, acele et. Kadın ölüm ve hayat arasında. Dışarı çıkarsa virüs, belki de ölüm, evde kalırsa yaşayacak. Yok, bunda bir terslik olmalı.  Tam tersi olmalı aslında. Güneş, bulutlar, deniz, ay, yağmur… Hepsi dışarıda…  
Kadın evde. Takvimden kaç gün kaç ay kaç yıl geçtiğini bilemiyor. Virüsün hala sokakta olup olmadığını da.. Ama bildiği bi şey var. Balkonuna dallarını uzatmış ağacın olduğunu ve  güneşin her gün usulca uçuşan kelebekleri ile battığını biliyor.  Bir de penceresinden her gün gördüğü o caddeden hayatının yavaşça geçmekte olduğunu.  Odasındaki televizyona bakıyor.  Ne kadar zamandır bakıyor bilmiyor o cam ekrana. Bir gün mü, bir yıl mı, yirmi yıl mı? Kaç gün? Kaç ay?  Kaç yıl? Bilmiyor.
Bir gün… Bir gün… Ürkek  adımlarla yavaşça dışarıya süzülüyor. Amerikan filmlerinde gördüğü kovboy kasabası sessizliğinde caddeler. Evinin kapısı önündeki ıhlamur ağacının  tomurcuklanmış  dallarına bakıyor. Cemreyi arıyor gözleri. Buralarda bir yerlere düşmüş olmalı.Sonra boş caddeye bakıyor uzun uzun. Üzerinde akan hayatlara.  Kendi hayatını ayırt etmeye çalıyor o akanların içerisinden. Ayırt edemiyor. Sessiz sessiz akıp gidiyorlar birbirlerine dolanarak. Hiç hareketsiz  ve usulca…
Karşıdan yaşlı bir adam geliyor o sırada. Başka kimse yok zaten.  Tanıdık bir yüz. Eski bir arkadaşı. Ama bu adam çok yaşlı.   Arkadaşından, o bildiği yüzden, o bildiği bedenden çok yaşlı.  En az yirmi yıl yaşlı.Yok, olamaz diyor o kadar zaman geçmiş olamaz. Yoksa geçti mi? Yok, olamaz.  Olabilir mi? Zamanı bilemiyor çünkü. Bir virüs gelmişti dünyaya ve zaman durmuştu. Tekrar bakıyor boş caddeden geçen hayatlara.  Bu adam arkadaşı mı bilemiyor? Bakışıyorlar ve birbirlerinin yanından geçip gidiyorlar.
Kedi pencerenin içinde. Perdenin bir köşesinden dışarıyı seyrediyor.  Perdeler bembeyaz.  Kedi simsiyah.  Ev tertemiz. Tüyleri de çok bakımlı.  Güneş camın ardından vurduğunda uzun tüylerinin arasından ışıklar saçılıyor. Bu sırada tuhaf sesler çıkarmaya başlıyor aniden. Kedi camın arkasından, perde aralığından başını yukarı kaldırmış, çenesini titreterek  gırtlağından  kesik kesik  ritmik heyecanlı  (ekekekek gibi bir ses) çıkararak karşıdaki evin duvarına dikkatle  bakıyor. Karşıdaki duvara düşmüş bir kuş gölgesine çıkarıyor bu tuhaf sesleri kendinden geçercesine. Kuş uçuyor. Gölge yok oluyor. Kedi camda.  
Kadın ve kedisi… Hayatları dışarıda akıp gidiyordu. Onlar camın gerisinde.
                                                                                                           Feride Cihan Göktan
                                                                                                            24.3. 2020


3 yorum:

  1. Şu anda dünya camın arkasından hayata bakıyor..😢

    YanıtlaSil
  2. Güzel yazı tebrik ederim. Oğlum özel bir kolleje gidiyor. Bu süreçte uzaktan eğitim başladı. Çocuklar evde ve çok mutlular. Sordum hep böylemi evden ders olsun yoksa okulamı gitmek istersin. Tabiki ilk cevabı evde kalmak oldu ve okul hep uzaktan olsun dedi. Peki o zaman hiç arkadaşın olmayacak. Sinemaya gideceğin, tartışacağın, sohbet edeceğin bir arkadaşın olmayacak. Hiç anın olmayacak. Üniversiteye gideceksin. Oradaki arkadaşlıklar bambaşkadır. Onlarda olmayacak. Durdu kısa süre düşündü evet dedi baba okul olsun. Korona herkesi yanlızlaştırıyor ve yanlızlaştırtıkça ters orantılı olarak dijital dünyada zenginleşiyorsun adeta orada vücut buluyorsun.....

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. evet hepimiz gittikçe yalnız ve gittikçe ruhsuz.. sadece izleyen ...😥

      Sil