Feci'nin Blogu

22 Mart 2020 Pazar

CORONA GÜNLÜKLERİ 4



  Korona Konuşmaları (yarı kurgusal deneme)
- Bir aşk hikayesinin içinde olmadan ölüp gideceğiz ya! Valla bi bundan korkuyorum, dediğini duyar gibi oldum yanımdan hızla geçen genç kadının telefonuyla konuşurken. Ya da yarım yamalak duyduğum kelimelerin arasını tamamlayıp bu cümleyi kafadan uydurdum. Olabilir. Buna sebep de corona. Çünkü konuştuğumuz her şeyde o var. Mutlaka  o üzgün sesiyle coronayı kast ediyordu. Zaten gittikçe yalnızlaşan insan şimdilerde bir de corona ile karşılaştı. Herkesi birbirinden ayıran bi şey. İyice ıssız artık etrafımız. Ayrıca iki metre mesafeyi koruyarak nasıl bir aşk hikayesinin içinde olabilirsin ki? Kız haklı.  Üstelik sadece metre olarak değil bazen de ruhsal olarak ayırıyor insanları.  Mesela üst kat komşum corona nedeniyle üç ündür ev karantinasında. Bugün ev patladı. Hem de ne patlama. Kırk yıllık evli her gün el ele kol kola gördüğüm karı koca bir kavga bir kavga ettiler ki… İçinde bıktımlar, Allah seni kahretsinler, defollar,  hepsi var. Ruhları paramparça duvarlara yapıştı kaldı. işin kötüsü o en son –çat- sesi de yok. Kapıyı çarpıp çıkamıyor kimse dışarıya. Korona var.
Kavga edenlere değil de en çok aşk hikayesinin içinde olmadan hayatını kaybetmekten korkan kızcağıza üzüldüm. Hayatını coronadan kaybetmesi zor da( genç ve sağlıklı görünüyordu) ama bir aşk hikayesi yaşamadan geçebilir bu dünyadan. Korona sayesinde sadece tele ile birbirimize bağlanmayı öğrenmekten öte benimsedik. Yeni bir dünya şekilleniyor.  Mesela şu an çocuklar yakın mesafenin veya öpme fiilinin hastalık bulaştırdığına inanıyorlar kendi annelerinden babalarından bile kaçıyorlar. Bebekler eskisi gibi öpülmüyor. Bu içgüdüsel dürtülerimiz yavaş yavaş zaten evrim bu demek, yavaşça değişiyor. Daha robotik, daha tek başına.
Bir başka çocuk annesine – ya o elmaları sirkeli sirkeli yemem ben diye ağlıyordu. Annesi de oğlunun kolundan çekiştirerek bir yandan da mecbur yiyeceksin yoksa ölürsün diyordu ya da dediğim gibi duyduğum iki kelimeyi corona nedeniyle kafadan birleştirdim. Çünkü her şey corona bu günlerde. Sirkeli, yüz defa yıkanmış tatsız tutsuz üstelik korku dolu yenen bir elma. Hayalimde iştahla üstünün havını şöyle bir el ile ovarak yediğimiz sulu kırmızı elmalar… Çocuğa acıyorum haliyle. Neredeyse klorağa batırıp da yiyeceğiz o plastik gibi elmaları.
Hiçbir yere dokunma, dedi kadın öfkeyle yanındaki adama. Nereye dokunursak arkadan elimizi yıkıyoruz defalarca. İki elime baktım vallahi kupkuru olmuş yıkamaktan. Krem filan fayda etmiyor. Hem dokunmamaya gayret ediyorsun hem de ha bire yıkıyorsun. Bütün dokunma sinirlerimiz yakında felç olacak.  
Duyduklarımız var bir de. Onların da hangisi doğru hangisi yalan hiç birimiz bilemeyiz. Bu korona meselesi bir komplo mudur? Bu virüs gerçek midir? Üretilmiş midir? Aşısı var mıdır,  saklanıyor mudur?
Duyduklarımız, gördüklerimiz, yediklerimiz, aşklarımız gerçek midir, gerçek dışı mıdır?
Peki ya biz biz ne kadar gerçeğiz? Bir virüsün hatırlattığı gerçekliğimiz.  

4 yorum:

  1. Gözüne , yüreğine sağlık.

    YanıtlaSil
  2. Hepimiz mezuniyet sınavından geçiyoruz sanki..Allah sonumuzu hâyr etsin inşallah..Ne güzel ifade etmişsiniz..

    YanıtlaSil
  3. evet haklısnız sevgilerimle

    YanıtlaSil